15 Şubat 2024

Gaius Julius Sezar

Roma (M.Ö. 100 - M.Ö. 44)

Gaius Julius Sezar, Aineias’ın oğlu İulius’tan dolayı soyunun tanrıça Venüs’ten geldiğini iddia eden bir ailedendi. Zekası ve iradesi sayesinde kısa zamanda ün kazanmaya başladı. O zamanlar bir Roma eyaleti olan İspanya’ya gidip orayı bir yıl başarıyla yönetti (61-60). Roma Senatosu’ndaki Optimates kliğindeki M.Porcius Cato ve M.Calpurnius Bibulus’a karşı, Populares kliğinde M.Licinius Crassus ve G.Pompeius Magnus’la birlikte gayri resmi olarak I. üçlü yönetimi kurdu. Galya’yı fethederek Roma topraklarını Atlas Okyanusu’na kadar genişletti ve aynı zamanda M.Ö. 55 yılında Britanya’nın Romalılarca ilk işgalini gerçekleştirdi. Triumvirliğin (üçlü yönetim) yıkılmasıyla birlikte Pompeius ve Senato’yla arası açıldı. 

M.Ö. 49 yılında lejyonlarının başında Rubicon Nehri’ni geçmesiyle başlayan iç savaş sonucu Roma dünyasının tartışmasız hakimi haline geldi. Hükümetin kontrolünü ele almasının ardından, Roma toplumu ve yönetimini kapsayan geniş bir reform hamlesi başlattı. Hayat boyu diktatör ilan edildi ve cumhuriyet bürokrasisini ağır biçimde merkezileştirdi. Ancak Sezar’ın eski arkadaşlarından Brütüs’ün önderliğindeki, cumhuriyeti eski işleyişine kavuşturmayı hayal eden bir grup senatör tarafından M.Ö. 15 Mart 44 tarihinde öldürüldü. Suikastın ardından başlayan yeni bir iç savaş, varisi Gaius Octavianus’un Roma dünyası üzerinde baskın bir otokratik güç haline gelmesine yol açtı. 

Sezar, suikasttan iki yıl sonra Senato tarafından resmen kutsanarak Roma tanrılarından biri ilan edildi. I. Konsüllük ve I. Triumvirlik için yarışan üç aday vardı: Sezar, birkaç yıl önce Sezar’la birlikte görev yapmış olan M.Calpurnius Bibulus ve Lucius Lucceius. Seçim kirli bir mücadeleye sahne oldu. Sezar, Cicero’nun desteğini istemiş ve zengin birisi olan Lucceius’la ittifak yapmıştı. Ancak mali durumu Bibulus karşısında yetersiz kalmış ve buna ilaveten rüşvet yemezliğiyle ünlü Cato’nun bile Bibulus’tan rüşvet alarak onun tarafını tuttuğu söylentisi yayılmıştı. Sonuç olarak Sezar ve Bibulus M.Ö. 59 yılı için konsül seçildiler. Julius Sezar, borcu yüzünden Crassus’a politik olarak bağımlı olduğu halde, Senato’da emekli askerleri için doğuda yerleşim yerleri ve tarım arazileri tahsis edilmesi mücadelesinde başarısız olan Pompeius’la da iyi geçinmeye çalışmıştı. 

Pompeius ve Crassus, birlikte konsüllük yaptıkları M.Ö. 70 yılından beri kavgalıydılar ve Julius Sezar birisiyle ittifak kurmanın diğerini kaybetmek anlamına geldiğini bildiğinden aralarını bulmaya çalışmıştı. Bu üçlünün kamu işleri üzerinde kontrolü sağlayabilmek için hem paraları, hem de politik nüfuzları vardı. I. Üçlü Yönetim olarak bilinen bu gayri resmi ittifak, Pompeius’un Sezar’ın kızı Julia ile evlenmesiyle daha da sağlamlaştırıldı. Bu arada Sezar da ertesi yıl konsül seçilecek olan Lucius Calpurnius’un kızı Calpurnia ile evlendi. Sezar, Pompeius ve Crassus tarafından da desteklenen ve kamu arazilerinin fakirlere gerekirse güç kullanılarak dağıtılmasını içeren bir kanun teklifi sunarak ittifakı aleni hale getirdi. 

Pompeius şehri askerlerle doldurdu ve muhaliflerin gözünü korkutmayı başardı. Bibulus, kehanetlerin olumsuz olduğunu ilan ederek kanunu geçersiz kılmaya çalıştıysa da Sezar’ın silahlı destekçileri tarafından Forum’dan uzaklaştırıldı. Lictorlarının taşıdığı fascesler kırılmış, konsüle eşlik eden tribünlerden ikisi yaralanmış ve Bibulus’un üzerine bir kova dolusu dışkı dökülmüş, hayatından endişe eden Bibulus, yılın geri kalanını evinde saklanarak geçirmişti. Sezar’ın kanun yapma yetkisini engellemeye yönelik bu girişim yetersiz kalmıştı. Sezar ve Bibulus ilk seçildiklerinde cumhuriyet aristokrasisi Sezar’ın gelecekteki muhtemel gücünü engellemeyi denemiş ve İtalya’nın ormanlarını ve otlaklarını ifraz etmişti. 

Piso ve Pompeius’un yardımıyla Sezar bu durumu değiştirdi ve bunun yerine Cisalpina Galya ve İllirya’ya ilave olarak Gallia Narbonensis eyaletlerinin yönetimine atandı. Bu sayede dört lejyonun komutasını eline almış olmanın yanında 5 yıl süreyle hakkında dava açılmasını engelleyen bir dokunulmazlığa da kavuşmuş oldu. Konsüllük görevi sona erince, görev yaptığı süre içindeki yolsuzluklar yüzünden hakkında dava açılma tehlikesi belirince henüz görev süresi bitmeden Roma’dan ayrılarak atandığı eyalete gitti. Galya’ya gidip birkaç yıl süren bir savaşla bütün ülkeye boyun eğdirdi; Galyalıların ayaklanmasını bastırdı ve bu arada Vercingetorix’in örgütlediği genel isyanı bastırdı. 

Sezar askerleri yönetmeyi biliyor, onlar da kendi çetin koşullarını ve yorgunluklarını paylaşmaktan geri durmayan bu komutana değer veriyorlardı. Ama Roma’daki şöhreti Senato’yu ve özellikle iktidarı kendi başına yürütmek sevdasında olan Pompeius’u kaygılandırmaktaydı. Sezar kazandığı yetkileri iyiye kullanarak devlet bakımından çok faydalı ıslahatlar yapmış, İtalya şehirlerinin hukuki durumunu bir düzene bağlamış, eyaletlerin idaresini düzeltmiştir. Bu arada borçlara ait kanunları hafifletmiş, eyalet halkına vatandaşlık ve senatör olabilme yetkilerini tanımış, fakir olanların Kartaca’da ve Korent’te koloni kurmalarını sağlamıştır. 

M.Ö. 53’de Craussus’un öldürülmesi ve Pompeius’la Sezar’ın arasındaki ilişkinin bozulması üzerine I. Triumvirlik sona erdi. M.Ö. 49’da senato, Pompeius’un etkisiyle, Sezar’ın ordusunun terhis edilmesini isteyince, Sezar buna sinirlenip emrindeki 5000 askerle Galya ve İtalya sınırını meydana getiren Rubicon Irmağı’nın kıyısına geldi. Senato ordusuna komutanlık eden Pompeius ile girişilen 60 günlük bir savaştan sonra Sezar’ın ordusu bütün İtalya’yı egemenliği altına aldı. Bundan sonra Pompeius’u Yunanistan’a kadar takip eden Sezar onu M.Ö. 48’de Pharphalus’ta yapılan meydan savaşında yendi, arkasından Mısır’a gitti. Sezar’dan kaçan Pompeius İskenderiye’de öldürüldü. 

Bu sırada Mısır’a varan Sezar, Kleopatra ile kız kardeşi arasındaki taht kavgasını Kleopatra’nın lehine halletti, sonra Anadolu’ya geçti. Burada Pontus Kralı Pharnakes’i yendi (M.Ö. 47), zaferini senatoya hitaben söylediği “Geldim, gördüm, yendim” şeklindeki ünlü sözüyle bildirdi. Sezar’ın daha sonraki zaferleri birbirini kovalamış, M.Ö. 46’da Kuzey Afrika’da Pompeius’un başsız kalan ordusunu, M.Ö. 45’de İspanya’da Pompeius’un iki oğlunu yenilgiye uğratmıştı. Bu başarılarından sonra Sezar, Roma İmparatorluğu’nda bütün yetkinin tek sahibi oldu, diktatörlüğü 10 yıl için uzatıldı. Quirinus Tapınağı’na heykeli dikildi, Temmuz ayına onun adından ötürü Julius adı verildi. Nitekim Sezardan sonraki imparatorun adı da Ağustos ayına verilmiştir. 

Sezar’ın aldığı tedbirler, Senato’nun yetkilerini ve kuvvetini oldukça sınırlıyordu. M.Ö. 44’de ömür boyu diktatörlük elde edince, cumhuriyet idaresi yerine monarşist bir rejim kuracağı fikri uyandı. Bunu kabul etmek istemeyen aristokratlar, başlarında Brütüs’le Cassius olmak üzere suikast hazırladılar. M.Ö. 44’de Mart’ın 15’inde bir senato toplantısına giden Sezar’ı öldürdüler. Sevdiği dostu Brütüs’ü suikastçılar arasında gören Sezar’ın son sözleri “Et tu, Brute?” (Sen de mi Brütüs?) oldu. 


17 Haziran 2021

Bizans İmparatorluğu (1204-1453)

 I. Theodoros
III. Aleksios'un damadı, Bizans İznik İmparatorluğu'nun kurucusudur. Konstantinopolis'te hüküm süren Latin İmparatorluğu başındaki Henri aleyhinde, Bulgar hanı Kaloyan ile müttefik olmuştur. 1211'de Anadolu Selçuklu Devleti hükümdarı I. Gıyaseddin Keyhüsrev'in istila hücumlarına karşı İznik'i başarı ile savunmuştur. Theodoros, Paflagonya'yı İznik İmparatorluğu idaresi altına almıştır. 1220'de iki Hristiyan devleti arasında barış sağlamak amacıyla Latin İmparatorluğu hükümdarı Pierre ile karısı Yolande'nin kızı Marie de Courtenay ile evlenmiştir. Saltanatının sonunda İznik İmparatorluğu eski Doğu Roma İmparatorluğu'nun Asya ve Bitinya eyaletlerinden oluşmaktaydı. (Ölüm 1221)

III. İoannis
I. Theodoros'un büyük kızı İrene Laskarina ile evlenmiş, 1212'de kayınbabasının varisi ilan edilmiştir. 1221 ile 1224 arasında I. Theodoros'un hayatta kalan erkek kardeşlerinin direnmeleri ile karşılaşmıştır. Rakipleri Latin İmparatorluğu ile müttefik olmuşlardır. Çıkan çatışmalarda galip gelen III. İoannis, 1225'te Latin İmparatorluğu'ndan bazı toprakları kendi ülkesine kazandırmıştır. Bu sırada Hadrianapolis'i de eline geçirmiştir; fakat sonradan bu şehri Epir Despotu Theodoros Komnenos'a kaybetmiştir. 1230'da Bulgar Hanı II. İvan Asen ile ittifak yapmıştır. 1246'da Selanik'i de imparatorluk içine almayı başarmıştır ve sonraki gayretlerini Epir aleyhine yöneltmiştir. İznik İmparatorluğu'nun Ege Denizi alanlarının kontrolü almasına yöneltmiş ve özellikle Rodos adasının idaresini almıştır. Ülkesi için dahili politikaları ile ekonominin nispeten refah içinde olmasını sağlamaya çalışmıştır. (Ölüm 1254)

II. Theodoros
II. Theodoros, Bulgar Kralı I. Mihail Asen'in hücumlarına karşı durmayı başarmış ve sonunda barış anlaşması imzalamıştır. Epir ülkesinin etrafını çevirmek için Makedonya'da Dıraç, Arnavutluk ve Servia bölgelerini ülkesine katmaya başlamıştır. Theodoros, ülke içişlerinde büyük nüfuzlu aristokratik aile mensuplarına yüz vermemiş, daha çok orta sınıftan gelen bürokratları tercih etmiştir. Bu tutum asiller sınıfının ileri gelenlerinden Mihail Paleologos'un başkaldırılarına sebep olmuştur. 1258'de bir sara nöbeti sırasında hayatını kaybetmiştir. Yerine 8 yaşındaki oğlu IV. İoannis, naib Georgios Mouzalon ile birlikte geçmiştir. Mihail Paleologos, Mouzalon'un bir suikastle öldürülmesini sağlamış ve taht ortaklığını ilan etmiştir. İznik İmparatorluk orduları Konstantinopolis'i alıp Latinleri oradan kovduktan sonra Mihail orayı başkent yapmış. 11 yaşına gelen İoannis'in gözlerini kör ettirip, keşiş olarak bir manastıra göndermiştir. 

VIII. Mihail
1256'da Anadolu Selçuklu Devleti hükümdarı II. İzzeddin Keykavus'un temsilcileri ile bir hükümet darbesi planlanlamaktan dolayı suçlanmış ve Konya'daki Keykavus sarayına gönderilmiştir. 1258'de geri çağrılan VIII. Mihail, Frank asıllı paralı askerler birliğinin komutanı olarak atanmıştır. Naibliği ele geçirdikten sonra, Konstantinopolis'in geri alınmasına kadar iki yıl ortak imparator olarak görev yapmıştır. 1259'da Achae Prensi II. William Villehardouin ile Epir Despotu II. Mihail Komnenos Dukas'ın ordusunu Pelagonia Savaşı'nda yenilgiye uğratmıştır. Bunun sonucu Mora yarımadasında bulunan Mistras, Monemvasia ve Maina kalelerini kontrolü altına almıştır. 1274 yılında İkinci Lyon Konsili'nde Doğu Ortodoks Hristiyan Mezhebi ile Batı Katolik Mezhebi kiliselerini birleştirmeye çalışmıştır. Düşmanı olan Napoli Kralı Charles d'Anjou aleyhine bir isyan olan ve Sicilya Vesperleri adı verilen bir isyanı gizlice körükleyip desteklemiş ve bu isyan sonucu Sicilya Krallığı'nın ikiye ayrılmasına sebep olmuştur. VIII. Mihail bundan sonra Aragon Kralı III. Peter'i Sicilya'yı istila etmesi için çok büyük bir miktarda rüşvet vererek Bizans hazinesini boşaltmak zorunda kalmıştır. 1282'de öldüğü zaman hem Hristiyan Ortodoks hem de Hristiyan Katolik kiliseleri tarafından aforoz edilmişti.

II. Andronikos
Babası VIII. Mihail hayattayken kendine zorla kabul ettirilen, hiç popüler olmayan Papa'nın Katolik Kilisesi ile Bizans Ortodoks Kilisenin birleştirme politikasını değiştirmiştir. Ortodoks Kilisesi içinde bu politikanın yarattığı ayrılıklar, sorunun halledilmesini 1310'a kadar uzatmıştır. Ülkenin çözülmesi gayet zor iktisadi sorunlar ve ortaya çıkan ekonomik kriz nedeniyle, devlet hazinesi eskiye nazaran yedi misli daha az gelir toplayabilmekteydi. Buna çare olarak alınan iktisadi tedbirler arasında Bizans donanmasının hemen hemen ortadan kaldırılması da ön görülmüştü. Bizans donanması bu darbeden hiç toplanamamış ve eski gücü hiç geri gelmemiştir. Bundan sonra Bizans İmparatorlugu deniz desteği için kendisine rakip olan Venedik Cumhuriyeti ve Cenova Cumhuriyeti deniz güçlerine bağlanmıştır. Bu dönemde yeni gelişmeye başlayan Osmanlı Devleti'nin Anadolu'da ilerlemesinden büyük hasar görmüş ve 1326'da Bursa şehrini ve Bitinya bölgesini bu yeni devlete yitirmiştir. 1303 ile 1317 arasında İmparator'un ikinci karısı olan Montferratlı İrini Selanik'te kendi sarayını ve idaresini kurmuştur. Yaklaşık 1305-1307 arasında Bulgar Kralı Teodor Svetoslav kuzey-doğu Trakya'nın büyük bir kısmını eline geçirmiştir. Oğlu IX. Mihail, 1281-1320 yılları arasında ortak imparatorluk yapmıştır. 1320 ile 1328 arasında II. Andronikos, torunu III. Andronikos'un isyanı ile uğraşmış, bu mücadeleyi kaybederek tahttan indirilmiş ve hayatının son birkaç yılını bir keşiş olarak bir manastırda geçirmek zorunda kalmıştır.

III. Andronikos
Saltanatı sırasında etkin idare gücü Bizans Ordusu komutanı İoannis Kantakuzenos'un elindeydi. İmparator sadece dış savaşlar ve sürek avları ile meşgul olmaktaydı. III. Andronikos Foça'nın, Midilli ve Sakız adalarının ülkesine katılmasını sağlamıştır. Ancak yeni gelişen Osmanlı devleti hükümdarı Orhan Bey III. Andronikos komutasındaki Bizans ordusunu 1329'da Maltepe Savaşı'nda büyük bir yenilgiye uğratıp 1331'de Nikea ve 1337'de Nikomedia şehirlerini zaptetmistir. Bundan sonra Anadolu'da sadece Filadelfiya ve birkaç liman Bizans hakimiyeti altında kalmıştır. Sırp Kralı IV. Duşan 1331'de Makedonya'da Bizanslılar elinde bulunan Ohri, Pirlepe, Kastoria, Ustrumca ve Vodan şehirlerini zaptederek ülkesinin sınırlarını genişletmiştir. Buna karşılık III. Andronikos taht kavgalarından çıkan idari krizlerden faydalanarak 1333'de Teselya ve 1337'de Epir bölgelerini Bizans İmparatorluğu kontrolü altına almayı başarmıştır. (Ölüm 1341)

V. İoannis
Babası imparator III. Andronikos'tur. Daha 9 yaşında olduğundan, annesi Savoyalı Anna taht naibi olmuştur. Devlet idaresini yürüten İoannis Kantakuzinos kendini kıdemli imparator ilan etmiş ve 1347'ye kadar süren bir iç savaş başlamıştır. Batı Avrupa'dan taraftar toplamaya çalışan Savoyalı Anna, savaş masraflarını karşılamak için kıymetli Bizans İmparatorluk taçını ve diğer Bizans devlet simgesi mücevheratı 30.000 düka altınına Venedik Cumhuriyeti'ne rehine olarak vermiştir. Osmanlı devleti hükümdarı Orhan Bey ile ittifak yapan rakip imparator VI. İoannis iç savaşı kazanmıştır. V. İoannis Paleologos 1354'te bir iç hükümet darbesi yapmış ve tek İmparator olarak hüküm sürmeye başlamıştır. İç savaşlar nedeniyle Bizans hazinesi oldukça boşalmıştır. Gelibolu'nun bir depremde yıkılması üzerine idareyi alan Orhan Bey'in oğlu Süleyman Paşa, buraya Türkleri yerleştirmiş ve Bizans'a geri vermemiştir. Daha sonra Osmanlı orduları Edirne ve Filibe'yi ellerine geçirmişler, destek bulamayan V. İoannis 1371'de yıllık haraç vererek Osmanlı Sultanı I. Murad'ın üst egemenliğini tanımıştır. Oğlu IV. Andronikos 1376-1379 yıllarında başa geçmiştir. İoannis 1390'da, Konstantinopolis surlarının şimdi Yedikule içindeki Altın Kapı civarını, taşlar ve mermerlerle kuvvetlendirmiştir. Osmanlı Sultanı Yıldırım Bayezid bu yeni yapıların yıkılmasını, aksi takdirde iki devlet arasında savaş başlayacağını ve Yıldırım'ın yanında bulunan İmparator'un oğlu Manuil'in gözlerinin kör edileceğini söylemiştir. Çaresiz kalan V. İoannis, bu yeni sur tamirlerini yıktırmıştır. Zamanın gözlemcileri bunu çok utandırıcı bulan İmparator İoannis'in bu nedenle sinir krizleri geçirmesi sonucu 1391'de öldüğünü söylemektedirler. 

II. Manuil
V. İoannis ve Helena Kantakuzen'in ikinci oğludur. İmparatorluk döneminde Konstantinopolis, 1394'ten 1402'ye kadar Yıldırım Bayezid tarafından kuşatılmıştır. Bu kuşatma Yıldırım Bayezid'in Timur istilasını önlemek için Anadolu'ya geçmesiyle sona ermiştir. 10 yıllık Fetret Devrine giren Osmanlı'da, I. Mehmed Çelebi Bizans yardımıyla saltanatı emniyete alıp bu dönemi kapatmıştır. II. Manuil'in son saltanat yıllarında ortak İmparator olan oğlu VIII. İoannis idareyi ele almıştır. Bizans'ın Düzmece Mustafa'ya verdiği destek nedeniyle 1422'de II. Murad Konstantinopolis'i ve Selanik'i kuşatmıştır. Sultan II. Murad'ın Konstantinopolis kuşatması sonuçsuz kalmıştır. Kuşatma altında bulunan Selanik ise Venedik'e devir edilmiştir. Beyin kanaması geçirip felç olan II. Manuil, 1425'te ölmüştür. 

VIII. İoannis
Babasının ölümü üzerine tek imparator olan VIII. İoannis zamanında Venedik'e devredilmiş olan Selanik, 1430'da Osmanlılar'ın eline geçmiştir. 1437'de Avrupa'ya gidip Hristiyan Ortodoks ve Katolik mezheplerini Papalık altında birbirine uzlaştırıp, kısa bir süre de olsa birlik sağlayan Floransa Konseyi'nde başrolü oynamıştır. Fakat Ortodoks Kilisesi içinde genel itirazlar ve Kasım 1444'da Avrupa'dan gelen Haçlı ordusunun Varna Savaşı'nda Osmanlılara yenilmesi, Avrupa ile birlik olup Bizans'ın kurtarılıp korunmasını imkansız bir hale getirmiştir. Bu savaştan sonra II. Murad'ın Korint kıstağıdaki pekiştirilmiş Heksamilion surlarını uzun topları ile yerle bir edip Mora'ya hücum edip ayrılması, Bizans'ın Mora'da kendini koruması hayallerini de yok etmiştir. 17 Eylül 1448 II. Kosova Savaşı'nda, II. Murad'ın Osmanlı ordularının Macar ve müttefik ordularını darmadağın etmesi Bizans'ın artık çaresiz olduğunu göstermiştir. Çocuğu olmayan VIII. İoannis 1448'de ölünce yerine kardeşi Konstantin başa geçmiştir.

XI. Konstantinos
1443 ile 1449 arasında Mora Despotluğu yaptı. Kardeşi Dimitrios ile tahta geçme konusunda çıkan anlaşmazlığı, vasalı oldukları Osmanlı Sultanı II. Murad'ın halletmesini kabul ettiler. II. Murad, XI. Konstantinos'un Bizans İmparatoru olmasına karar verdi. Ortodoks Kilisesi Patriği'nin bulunmadığı ve Konstantinopolis'te yapılmayan bir taç giyme töreni bu zamana kadar hiç görülmemişti. II. Murad 1451'de ölünce 19 yaşındaki oğlu II. Mehmed ikinci defa Osmanlı Devleti Sultanı oldu. Konstantin, padişah çocuğu olan ve haraç karşılığı İstanbul'da tutulan Orhan'ın eğer II. Mehmed yıllık haracı ikiye katlamazsa serbest bırakılacağını bildirerek tehdit etti. İstanbul'u kuşatan Sultan Mehmed'i bir türlü vazgeçiremedi ve Batı'nın desteğini de alamadı. XI. Konstantin, yapılan savaşta surları aşan Osmanlı askerleriyle çarpışırken öldürüldü. 29 Mayıs 1453'te İstanbul'u fetheden Fatih Sultan Mehmet, Osmanlı hükümdarlığının ortasında bir ada gibi kalan Bizans İmparatorluğu'na son verdi. 

Bizans İmparatorları (959-1204)

 II. Romanos  
Silik bir hükümdar olup ülkeyi karısı Theofano yönetti. Devlet işlerini hadım Josef Bringas'a, askeri işlerini ise Nikiforos Fokas'a bıraktı. Komutanları Arapların elinde olan Girit adasını ve Halep şehrini ele geçirerek, İmparator Herakleios'un döneminden beri yüz küsür yıldır görülmeyen Bizans askeri zaferlerine imza atmışlardır. Romanos'un 963'te beklenmedik ölümü üzerine karısı Theofano, general Nikiforos ile evlenerek onu imparator yaptı.

II. Nikiforos
Kardeşi Leo Fokas ile başarılı askeri harekatlar yaptılar. Bringas'ın kendisini tutuklamak ve öldürmek istediğini Aya Sofya'da ilan etti. Dindar ve kahraman olan Nikiforos'a kilise, halk ve Bizans Senatosu sahip çıktı. Bringas, II. Nikiforos'un kiliseye sığınmış babasını ele geçirmeye çalışınca şehirde büyük ayaklanmalar oldu. Bu olayları idare eden I. Romanos'un evlilik dışı oğlu hadım Basileios Lekapenos, İmparator Nikiforos Fokas'ın şehre gelmesini sağladı. 969'da karısıyla metres hayatı yaşayan yiğeni İoannis Çimiskes ikilisinin planladığı bir suikast sonucunda öldürüldü. 

I. İoannis 
Muharebelerde ve tahta çıkmasında dayısı Nikiforos'un hep yanındaydı. Ona düzenlediği komployu sümen altı eden İoannis, diğer suçluları cezalandırdı. Kendi durumunu kuvvetlendirmek için VII. Konstantin'in kızı Theodora ile evlendi. İmparator, doğu Bulgaristan ve Dobruca üzerinde rakipsiz üstünlük sağladı ve Bizans'a kuzeyden yönelen tehditlere son verdi. 975'te Suriye üzerine sefer yapan I. İoannis, eski doğu Akdeniz şehirlerini tekrar eline geçirdi. Tazminat verip tabi olarak buralarda Arap idaresi devam etti. Konstantinopolis'e geri dönmeye başlayan İoannis hastaydı. Bunun sebebinin saray nazırı Basileios Lekapenos tarafından zehirlenmesi olduğuna o zamanın tarihçileri hemfikirdirler. Zira hükümdar dönüş yolunda gördüğü Basileios'un büyük malikane arazilerinin, kanunsuz ve haksız bir servet olduğunu, bunları geri almak gerektiğini söylemiştir. Bütün servetini şehrin hasta ve fakirlerine bağışladığını vasiyet eden İoannis Çimiskes, 976'da 51 yaşında hayata gözlerini yumdu.

II. Basileios Bulgar Kıran
İleri görüşlü, dikkat çekici siyasetçi ve idare adamı olan II. Basileios, II. Romanos ile Theofano'nun oğludur. 945 yılında başlayan Bizans İmparatorluğu'nun genişleme döneminin en önemli ismidir. Varisi olan kardeşi VIII. Konstantin'e Bizans tarihinde I. Justinianus'tan beri görülmemiş büyüklükte arazisi olan bir ülke bırakmıştır. Bu ülke coğrafi olarak Balkan Yarımadası, Anadolu, Kuzey Suriye, Kuzey Irak, aşağı Kafkaslar ve güney İtalya'yı kapsıyordu. II. Basil'in 65 yıl imparator unvanı taşıması ve tam yetkilerle 49 yıl süren hükümdarlık dönemi, 1000 yıllık Bizans tarihinde en uzun imparatorluk dönemidir. Bulgarlarla 30 yıl süren savaşta ilk yenilgisinden sonra devamlı savaşarak Bulgar Krallığı'nı ortadan kaldırdı. Suriye'de Halep emiri ve Fatimilere karşı savaşıldı. Kafkasya'da yaptığı savaş sonunda Güneydoğu Anadolu'dan başlayıp kuzeybatıya bir yay gibi uzanan 7 yeni Bizans theması kurdurdu. Hazarlara karşı savaşıp Kırım'ı ele geçirdi. Güney İtalya'da Alman ve Arap hücumlarına karşı çıkıp Lombard isyanını bastırıp Güney İtalya'da Bizans bölgesini koruyup güçlendirdi. İçişlerinde Anadolu'daki büyük toprak sahiplerinin güçlerini kırmak için reformlara girişti. II. Basileios çok yetenekli bir devlet idarecisiydi. Mali ve iktisadi konulardan da iyi anlardı. Askerlikte başarılı olan imparatorlar ve hükümdarlar arasında çok nadir bulunan bir özelliği ise hayatında ve ölümünde Bizans hazinesinin devamlı olarak dolu olmasıdır. Ordu mensupları arasında sanki kendisine tapılırcasına askerlerinin sevgisini kazanmıştı. Sarayında oturarak değil, ordusunun başında askeri seferlerde hayatını geçirmiştir. Ordusunun her bir ferdi gibi askeri tayın ve yiyecek yerdi ve özel bir muamele gösterilmesini istemezdi. Ölen subayların çocuklarına büyük ilgi gösterir, onların yiyecek, giyecek, barınma ve eğitimini sağlardı. Bizans İmparatorluğu 18 milyonla Orta Çağların en nüfusu yüksek ülkesi olmuştu. II. Basil'in sağladığı refah, daha geniş bir halk kitlesine ve özellikle ülkenin alt tabakalarına yayılmıştı. Bir oğlu olmayan büyük İmparator 1025 yılında vefat etmiştir. 

İmparatoriçe Zoi
1028 yılına kadar devletin başına II. Basil'in kardeşi VIII. Konstantinos geçmiştir. Erkek varisi olmayan Konstantin, kızı Zoi'nin tahta çıkmasına ve İstanbul valisi Romanos Argyros ile evlenmesine karar verdi. Zaten evli olan Romanos boşandı, karısıysa bir manastıra kapatıldı. Zoi daha sonra IV. Mihail Paflagonyalı ve IX. Konstantinos ile de evlenip onları imparator yapmıştır. Bir ara manevi evladı V. Mihail ile hüküm sürmüştür. Bunlardan sonra kızkardeşi Theodora bir süre başa geçmiştir. III. Romanos Argyros 1930'da Antakya'da Araplar'a yenilince gözden düştü. Urfa'yı ele geçirip bir Arap deniz filosunu yenmesi de işe yaramadı. Karısı Zoi ile arası bozulunca 1934'te sarayda banyosunda katledilmiştir. Komplo ile gelen IV. Mihail Paflagonyalı, Zoi ile evlenip başa geçti. Devlet işlerini büyük yetkiler verdiği ağabeyi İoannis Orfanotrofos'a bıraktı. Yapılan reformları hoş karşılamayanlar komplolar düzenlediler. Urfa tekrar alındı, Sicilya Araplardan alınamadı. 1040'da Sırplar isyan etti, Bulgar isyanı ise bastırıldı. IV. Mihail epilepsi hastalığından çok çekti, 1941 aralık ayında yerleştiği manastırın keşiş hücresinde öldü. V. Mihail Kalafatcı amcası İoannis Orfanotrofos'u işinden uzaklaştırdı. 1042'de İmparatoriçe Zoi'yi hükümdarlıktan edip onu manastıra yolladı. Zoi'yi tekrar başa getirmek için çıkan büyük halk isyanı sonucu V. Mihail tahttan indirildi. İsyancılar tarafından gözlerine mil çekilip ve hadım edildi. Zoi'nin dördüncü kocası IX. Konstantinos Monomakos 1050'ye kadar birlikte hüküm sürmüştür, Zoi'nin ölmesiyle 5 yıl tek imparator olmuştur. 1054'te Roma'daki Katolik Kilisesi ile Konstantinoplis'teki Ortodoks Kilisesi, Papa'nın Konstantinopolis Patriği'ni aforoz etmesiyle son olarak ayrılmışlardır. Bir tampon devlet olan Ani Ermenistan krallığına hücum edip kaldırmış, Selçuklular ile komşu olmuş ve Anadolu'ya Türkmen göçlerinin başlamasına neden olmuştur. Balkanlarda Georgios Maniakes isyanı, Tornikos isyanı ve Peçenek hücumlarıyla uğraşmıştır. Anadolu'daki büyük toprak sahiplerini, zengin kilise ve manastırları toprak ve tarım vergilerini düşük tutarak korumuştur. Tımar benzeri bir sistemle büyük toprak sahipleri yaratmıştır. IX. Konstantin ölünce Theodora 1,5 yıl, bürokrat VI. Mihail bir yıl başa geçmiştir.

Dukas Hanedanı
General İsaakios Komninos, 1057'de ordunun soylu yüksek subayları ile birlikte İmparator VI. Mihail aleyhine bir iç savaş başlatıp tahtı ele geçirdi. Kendisine yardım edenleri uzak görevlerle ödüllendirdi. Hasta olduğuna inanan İsaakios, güçlü danışmanı Mihail Psellos'un tavsiyelerine uyarak 1059'da imparatorluk tahtından feragat etti ve X. Konstantinos Dukas imparator oldu. Konstantin'in tahta çıkması sivil aristokrasinin bir zaferiydi. İmparator kardeşi İoannis Dukas'a sezar ünvanını verdi. Ekonomik sorunları, askeri gücü zayıflatarak gidermeye çalıştı. 1067'de hayata gözlerini kapadı. Hükümdarın oğullarını tahtan indirmek isteyip idama mahkum olan Romen Diyojen, taht naibi Eudokia tarafından affedilip onunla evlenmiştir. Ortak imparator olarak Doğu Anadolu'ya giren Selçuklu ordularına karşı başarılı üç askeri sefer düzenlemiştir. 1071'de Selçuk Sultanı Alp Arslan'a karşı Malazgirt Meydan Muharebesi'ni kaybedip esir düşmüştür. IV. Romanos'un daha güçlü bir orduya sahip olmasına rağmen Oğuz, Peçinek ve Türk asıllı Bizans paralı askerlerinin Selçukluları görünce orduyu terk etmeleri sonuçta büyük rol oynamıştır. Ayrıca savaşta yeterli desteği vermeyen rakip Bizanslılar Konstantinopolis'e dönüp VII. Mihail Dukas'ı imparator ilan ettiler. Tazminat ve vergi sözüyle salıverilen Romen Diyojen, taht rakipleriyle girişilen mücadeleleri kaybetmiştir. 1072'de gözlerine mil çekilmiş, birkaç gün sonra da ölmüştür. VII. Mihail'in devlet işlerini bıraktığı yöneticilerin uygulamaları isyanlara sebep oldu. Döneminde paranın değeri dörtte bir düştü. Türklere karşı yapılan seferler başarısız oldu. Roussel adlı bir Norman'ın çıkardığı isyanlarda Selçuklulardan yardım alındı. 1077'de ülkenin doğusunda ve batısında iki general VII. Mihail'e başkaldırdı. Bunlardan Selçukluların desteğini alan Nikiforos Botaneiates yaptığı darbeyle imparator oldu. Mihail keşiş olarak 12 yıl daha yaşadı. III. Nikiforos eski imparatoriçe Maria Bagrationi ile evlendi. Her zaman yanında olan ve çıkan bütün isyanları bastıran akrabası Aleksios Komninos, Sezar İoannis Dukas'ın komplosuyla 1081'de imparator oldu.

I. Aleksios
Başarılı bir diplomat olan Aleksi Komnen, I. İsaakios'un yeğenidir. I. Aleksios Komninos'un 37 yıl süren uzun saltanatının çoğu harpler ve askeri seferlerle geçmiştir. Normanlara karşı IV. Henri'nin desteğini satın alan I. Aleksi, 1085'te Balkanlarda kaybedilen bütün toprakları tekrar ülkesine katmıştır. 1091de Trakya'da Levunion Savaşı'nda Peçenekleri imha etmiştir. 1096'da yapılan I. Haçlı seferinden faydalanarak Anadolu'nun büyük bölümünü yeniden ele geçirdi. Latinler Bizans'dan destek görmediklerini ileri sürerek İmparator'a sadakat yemininden vazgeçtiler. Haçlı komutanları aldıkları şehirlerde kendi hükümlerini sürmeye başladı. Bunlardan Antakya yapılan mücadeleler sonucu, 1108'de tekrar Bizans egemenliğini kabul etti. 1110–1117 yıllarında Selçuklular Bizans topraklarına akın yapmaya devam ettiler. Dinsel aykırılık yaratan mezhepleri elimine etmesi, I. Aleksios'un halk gözündeki popülerliğini kaybettirmişti. 

II. İoannis
İyi veya Güzel İoannis olarak da bilinir. Komninos Restorasyonu boyunca hüküm süren ikinci imparatordur. Balkanlar'da Peçenekler, Macarlar ve Sırpları kesin bir şekilde mağlup etti ve kişisel olarak Küçük Asya'daki Türklere karşı çok sayıda sefer düzenledi. 1118 ile 1143 yılları arasında hüküm süren Bizans imparatoru, birçok kasaba, kale ve şehri geri aldı. II. İoannis'in en yakını ve bir numaralı adamı, çocukluk arkadaşı İoannis Aksuh adında bir Türk'tü. İoannis dini konuları, devleti etkilemediği sürece Patrik'e ve kilise hiyerarşisine bırakmıştı. Hatırı sayılır ölçekte kilise yaptırmıştır. Doğu Akdeniz'deki Haçlı ittifaklarının katakullileri olmasa Kudüs'ü ve göç yerlerini tamamen devlete katabilirdi. 1143'te domuz avlarken kazara kendini zehirli bir okla kesen II. İoannis birkaç gün sonra öldü.

I. Manuel
Muhtemelen babası AIMA kehaneti gereği abisi olmasına ve yüksek yöneticilerin ısrarına rağmen onu veliahtı yaptı. Kendiside kan anlamındaki bu isim devamlılığı için iki gayrı meşru çocuğuna ve meşru oğluna Aleksios adını verdi. 1143-1180 yılları arasında saltanat sürdü. Antakya şehrini ve Balkanları geri aldı. Venediklileri ve Güney İtalya'da Normanları yendi. Mısır üzerine yapılan sefer başarısız oldu. 1176'da Konya üzerine yaptığı büyük seferde Miryokefelon Muharebesi'ni Selçuklulara karşı kaybetti. Bu yenilgiyle Anadolu topraklarında Türk hakimiyeti kesinlik kazanmıştır.

II. Aleksios ve I. Andronikos
II. Aleksios babası I. Manuel öldüğü zaman daha 11 yaşındaydı. Taht naibi annesi Antakyalı Maria Latin asıllıydı. Yabancılara ayrıcalıklar vermeye devam etmesi halkın kendisine olan hoşnutsuzluğunu arttırdı. Sürgünde olan I. Manuel'in kuzeni zampara general Andronikos Komninos halk tarafından çılgınca karşılandı. Andronikos iktidar yetkilerini kendi üzerine aldı. Galeyana gelen halk özellikle Venedikli tüccarları ve 80.000 Latin asıllıyı katletti. I. Andronikos taht ile alakalı herkesi öldürdüğü gibi 1183'te genç II. Aleksios'u da yay kirişi ile boğdurdu. 65 yaşındaki I. Andronikos öldürttüğü II. Aleksios'un siyaseten nişanlandığı, VII. Louis'in 13 yaşındaki kızı Fransalı Agnes ile evlendi. Komninos Hanedanı'nın son temsilcisi I. Andronikos devlet düzeninde reform yapmaya çalıştıysa da Batı Hristiyanlığına karşı gösterdiği düşmanlıkla bazı istilalara yol açtı. 1185'te başkentte bir ayaklanma patlak verdi. II. İsaakios imparator ilan edildikten sonra Andronikos isyancı bir grup tarafından öldürüldü.

Angelos Hanedanı
II. İsaakios, Sicilyalı Norman Krallığı ordusunu Makedonya'da savaşta yenmiş ve bu tehdidi önlemiştir. Fakat II. Bulgar Krallığı'nın kurulmasını önleyememiş ve Balkanlarda bir sıra savaş yapmak zorunda kalmış, Makedonya'yı kaybetmiştir. Macaristan Kralı'nın kızıyla evlenen İsaakios Angelos, hükümdarlar ve kendi yakınları arasında diplomatik evlilikler tertip etmiştir. III. Haçlı Seferi'nde Kudüs fatihi Selahaddin Eyyubi ile anlaşan II. İsaakios, Haçlıların Bizans topraklarından geçişini durduramasa da zorlaştırmak için bir sürü tedbir uygulamıştır. 1195'te bir Bulgar seferinde ağabeyi Aleksios Angelos tarafından gözleri kör edilip, hapse atılmıştır. III. Aleksios, İmparatorluk hazinesini boşaltmış ve ülkenin mali bakımdan yıkımına neden olmuştur. Bizans'ın batı sınırlarına imtiyazlar vererek buralara başı buyruk muhacirler yerleştirmiştir. İsaakios'un oğlu IV. Aleksios tahta çıkması karşılığında çok cazip vaatler vererek Haçlılarla anlaştı. Önce Mısır'ı almak sonra Kudüs'e gitme hedefi olan Dördüncü Haçlı Seferi için birlikler 1203'te Konstantinopolis önüne geldiler. Bir yılda taht sahipleri değişip durdu. Şehri ele geçiren Latin Haçlılar, gerçekleşmeyen vaatler ve kör bunak Venedik Dükü'nün fişeklemeleriyle 1204'te kendi devletlerini, İstanbul'dan kaçan Bizans soyluları ise Epir Despotluğu, İznik ve Trabzon İmparatorluğu'nu kurdular. 

Bizans İmparatorluğu (717-959)

 III. Leon
Anatolikon Strategos rütbeli Leo, Artabasdos'la birlikte III. Theodosios'u tahttan indirmiştir. 717-718'de Arap generali Mesleme tarafından Konstantinopolis'in kuşatılmasında şehri savunmada başarı kazanmıştır. Bizanslılar Bulgar Hanı Tervel ve askeri birlikleri tarafından desteklenmiştir. Mesleme'nin ordusu geri çekilmiş ve Araplar Halife Ömer bin Abdülaziz zamanında bir daha Konstantinopolis'e hücum etmemişlerdir. Fakat sonradan yeni halife Hişam bin Abdülmelik'in emri altında bulunan Arap orduları hücumları tekrar başlamış ise de III. Leon bunlara başarı ile karşı koymuştur. Toprağa bağlı kul olan serflerin serbest bırakılıp bir serbest çiftçi/köylü sınıfının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Birinci Putkırıcı İkonoklast İmparator'dur. İdari ve hukuki reformların yanı sıra III. Leon'un saltanatının karakteristik özelliği ikonalara karşı aldığı tavırdır. Leo'nun 24 yıl süren sezaropapist hükümdarlığı imparatorluğa siyasi istikrar getirse de, dini olarak daha sonra ikonoklazm adı verilecek olan yeni bir iç çatışmaya yol açmıştır. (Ölüm 741)

V. Konstantinos 
Tahta geçer geçmez eniştesi Artabasdos'un imparatorluğa göz diken isyanıyla karşılaşmış ve 741-743 arası bir iç savaş ile geçmiştir. Sonunda V. Konstantinos galip gelmiştir. Saltanatı ikonoklazmın en sert uygulandığı dönemdir. Andaç kalıntılara tapmanın ve sırf azizler anısına söylenen duaların dinsizlik olduğunu ilan etmiştir. Bizans ordusunu tekrar düzenlemiş, ordunun tegma adını verdiği birliklerle bir profesyonel çekirdek subay ve erat grubu etrafında kurulmasını uygulamıştır. Emevi Halifeliği'nin II. Mervan'ın hükümdarlığı sırasında zayıfladığını görmüş, onlar aleyhine Bizans sınırlarını genişletme politikası uygulamaya başlamıştır. İlk Abbasi halifesi olan Seffah'a karşı da aynı stratejiyi uygulamaya devam etmiştir. Araplara karşı olan bu seferleri ile eskiden Arap idaresinde bulunan birçok Hristiyanı Balkanlara göç ettirmiştir. Birinci Bulgar Devleti'ne karşı çok saldırgan askeri seferler düzenlenleyerek sınırlarını genişletmeyi hedeflemiştir. V. Konstantinos'un imparatorluk dönemi, Bizans askeri stratejisinin savunucu faaliyetlerden saldırıcı harekatlara yönelmesi ile tanımlanabilir. İkinci Putkırıcı İkonoklast İmparatordur. (Ölüm 775)

IV. Leon
Üçüncü Putkırıcı İkonoklast İmparatordur. Annesi bir Hazar prensesi olan Çiçek'tir. Babası V. Konstantin'in diğer karısı Eudokia'nın oğlu olan yarı kardeşi Nikiforos ve diğer yarı kardeşlerinin isyanları ile uğraşmak zorunda kalmıştır. Abbasi halifesi Mehdi ile olan savaşlarda Bizans orduları Suriye içlerine kadar hücumlarda bulunmuş, Abbasi ordularının hücumları da Anadolu içerilerine girmiştir. 780 yılında ölmeden hemen önce Bulgar kralı Kardam'a yönelik bir askeri sefer hazırlığı içindeydi.

VI. Konstantinos
Babasının ölümü üzerine tahta çıktığı zaman yaşı küçük olup annesi taht naipliği yapmaya başlamıştır. 782'de Frankların imparatoru Şarlman'ın kızı olan Rotrude ile nişanlanmıştır ama 788'de bu nişan bozulmuştur. İkonlara tapmanın uygun olacağına karar veren İkinci İznik Konsili dinsel hükümlerine imzasını koymuştur. Ama bu daha çok kendisinin değil annesinin dinsel inançlarına uygun olduğu bilinmekteydi. 790'da tam imparatorluk yetkilerini yüklenmiştir. İktidar döneminde hem Putsever hem de Putkırıcı kliklerini kendine düşman yapmıştır. Birinci karısı olan Maria'dan ayrılıp sevgilisi Theodote ile evlenmesi, Kilise çevrelerince zina olarak görülüp büyük itirazlara yol açmış ve bu anlaşmazlıklara Moechia Uyuşmazlığı adı verilmiştir. 797'de annesi tarafından tahtından indirilmiş ve gözleri kör edilmiştir.

İrini
Atinalı Sarantapechos sülalesinin bir mensubudur. IV. Leon'un karısı, VI. Konstantin'in annesidir. 780'den 790'a kadar taht naibi olmuş ve sonra da yürütme yetkilerinin bazılarını elinde tutmuştur. Çok ateşli Putsever İkonodul olup İkinci İznik Konsili ve kararlarından şahsen sorumludur. 797'de oğlunu tahttan indirmiş ve onun yerine tahta geçmiştir. 800'de Şarlman'ın Roma'da Papa tarafından Roma İmparatoru olarak taç giydirilmesine şiddetle itiraz etmiştir. 802'de bir soylular komplosu sonucu tahttan indirilmiş, Midilli adasına sürgüne yollanmış ve bir yıl sonra orada ölmüştür.

I. Nikiforos
Asiller ve hadım saray bürokratları ile birlikte bir komployla İmporatoriçe İrini'yi tahttan indirmiştir. Balkanlarda yeni themalar kurarak Anadolu'dan getirilen muhacirleri bu yeni themalara yerleştirmiştir. Şarlman ile bir barış antlaşması, Pax Nicephori imzalamıştır. Ama bununla Venetia bölgesinin kime bağlı olacağı sorunu üzerindeki anlaşmazlıklar çözülememiştir. İmparatoriçe İrini döneminde yapılan anlaşmaya göre Bizans'ın Harun Reşit'e vermesi gereken yıllık haracı, önce ödemeyi reddetmiştir. Fakat yapılan savaşta yenilgiye uğrayınca daha büyük bir miktarı yıllık haraç olarak ödemek zorunda kalmıştır. Bulgar Hanı Krum üzerine bir askeri sefere çıkmıştır. Bulgarlar ile yapılan Pliska Muharebesi'ni 811'de kaybederek ordusunun büyük bir kısmı ile birlikte öldürülmüştür. Bulgar Hanı Krum, I. Nikiforos'un kafatasından bir içki kadehi yaptırmıştır.

I. Mihail
Tahta çıkmadan önce saray nazırı olan I. Nikiforos'un kızı Prokopia ile evlenmiştir. Çok tutkulu bir putsevici olarak putkırıcılara baskı ve eziyet yapmıştır. Çok tanınmış ve sonradan Ortodoks Kilisesi tarafından aziz yapılmış olan Studios Manastırı Başrahibi Studioslu Theodore'un hamiliğini yapmıştır. Papa tarafından Roma imparatoru olarak taç giydirilen Şarlman'ı Basileus olarak kabul etmiş ancak Roma İmparatoru olduğunu reddetmekte devam etmiştir. Bulgar Hanı Krum'la savaşa devam etmiş ve yaptığı savaşların hepsini kaybetmiştir. V. Leon lehine tahtından feragat etmiştir. 844'da vefat edene kadar hayatını bir manastırda keşiş olarak geçirmiştir. Taht iddialarının olmaması için oğulları hadım edilmiştir. Sonradan oğullarından Konstantinopolis Patriği I. İgnatios, Ortodoks Hristiyan Kilisesi Patriği olmuştur. 

V. Leon
Abbasilere karşı savaşlarda komuta gücünü göstermiştir. Fakat Versinikia Muharebesi'nde Bulgar Hanı Krum karşısında harp meydanından kaçmıştır. I. Mihail onun lehine İmparatorluk tahtından ayrılmıştır. Krum'a karşı savaşlar devam etmiş ve Bulgarlar Hadrianapolis ve Arkadiapolis şehirlerini ele geçirmişlerdir. 814'te Bulgar Hanı Krum ölmüş ve halefi Bulgar Omurtag Han V. Leon tarafından savaşta yenilgiye uğratılmıştır. İki devlet uzun yıllar süren bir barış anlaşması imzalamışlardır. Putkırıcı İkonoklast İmparatorlar'ın 4.'südür. 820'de Noel ayini için geldiği Ayasofya'da suikasta maruz kalmıştır. Kiliseye silahsız girmiş, kendisine komplo düzenlediğini öğrenip hapsettirdiği II. Mihail'in kilise korosuna karışan taraftarları tarafından öldürülmüştür. Oğulları hadım edildikleri için varisi olamamışlardır.

II. Mihail
Beşinci Putkırıcı İmparator'dur, kendi gibi yüksek bir asker ve en yakın arkadaşı V. Leon ile ilk eşinden dolayı bacanaktır. Taşralıydı ve iyi bir eğitim almamıştı. Bazı sözcükleri ancak birkaç tekrarda söyleyebildiği için kekeme lakabıyla anıldı. Siyasi alayların hedefi olmakla beraber Bizanslı halk kanla başa geldiği için ondan korkmaktaydı. II. Mihail, imparatorluk istikrarı ve kendi hanedanının devamı için 821 senesinde 17 yaşındaki oğlu Theofilos'u ortak imparator yaptı. Aynı yıl eski arkadaşlarından Slav Thomas isyan çıkardı. Anadolu'da bulunan themaların çoğunun ve Bizans donanmasının büyük bir kısmının desteğiyle Konstantinopolis'i kuşattı. Halk direndi, Mihail destekçileri Slav Thomas'ın filosunu alt etti. Bulgar Çar'ı Omurtag Han, resmi yardım talepleri kabul edilmesede, ganimet alma amacıyla 823'te isyancı orduyu yendi. Devam eden savaşlarda II. Mihail galip geldi, suçlular cezalandırıldı. Slav Thomas isyanı 1000 yıllık Bizans tarihinin en büyük ve en yaygın isyanıdır. 824'te Girit, 827'de Sicilya adaları Arapların eline geçti. İmparatorun VI. Konstantin'in kızı, rahibe Efrosini ile evlenmesi hoş karşılanmadı. (Ölüm 829)

Theofilos
Altıncı ve son Putkırıcı İmparator'dur. Başta askeri olmak üzere çok iyi bir eğitim almıştır. Tahta geçtikten sonra V. Leon'a karşı babasıyla birlikte komplo düzenleyenleri tutuklatıp idam ettirdi. Bu değişik adalet tutumuna rağmen, Theofilos'un İmparator olarak yargıladığı davalarda adil bir hakim olduğu ünü ölümünden çok sonra da devam etmiştir. Saltanatında, imparatorluğun batısında ve doğusunda Abbasiler'le savaştı. 837'de Güneydoğu Anadolu ve Suriye'de halifenin doğum yerindeki kaleyi alarak kazandığı zafer sonrası Konstantinopolis'e döndü. Artık nadir görülen, antik Roma zamanı gibi çok şaşaalı bir "Zafer Alayı" ile şehre girdi. Buna karşılık Abbasi halifesi Mutasım, 838'de büyük bir ordu toplayıp Anadolu'ya hücum etti ve muharebelerde başarılı oldu. Theofilos'un hanedanının anayurdu, Bizans'ın ikinci büyük şehri ve çok önemli kalesi olan Amorium'u aldı. Hükümdar yapılan barış anlaşmalarında, tazminat ve değerli hediyeler ile Bizans'ın zenginliğini Abbasilere açıkça gösterdi. Amorion'un 42 Şehidi olayı, Bizanslılar ve Theofilos açısından oldukça yıkıcı bir etki yarattı. Sağlığı bozulunca 842'de vefat etti.

III. Mihail
Babası öldüğünde daha 2 yaşındaydı. İmparatorluk annesi Theodora ve yüksek bürokrat Theoktistos naipliğinde idare edildi. Annesi şiddetli bir putsever olarak bilinmekteydi. Bu dini karşıtlık üzerine 843'te, Konstantinopolis'te yapılan Ekümenik Konsey'e katılan taşra Ortodoks Kilisesi üyelerinin çoğu putseverlik taraftarıydı. 767'de Yedinci Ekümenik Konseyi'nden 76 yıl sonra, Ayasofya'da toplanan bu Ekumenik Konsey'de putsevenler lehine kararlar geri getirildi. Bundan sonra putkıran yaklaşımlı herhangi bir imparator Bizans tahtına geçmedi. Bu naiplik çağının en utanılacak olayı, Ortodoks Hristiyanlar tarafından aforoz edilen, 200 yıldır Bizans sınırlarında yaşayan "Paulusçuluk" mezhebi mensuplarının öldürülmeleridir. 856'da III. Mihail imparatorluk yetkilerini eline aldı. Diğer naipleri yetkilerinden uzaklaştırıp dayısını imparatorluğun ikinci adamı yaptı. Araplarla çeşitli savaşlar yapıldı. Metresiyle skandalsız bir ilişki yaşaması için kendisine yardım eden arkadaşı Basileios'un, imparator üzerinde büyük bir etkisi olmaya başladı. Basil, Mihail'in dayısını öldürüp kendini ortak imparator yaptırdı. III. Mihail, imparatorluğu mali açıdan çok güçlü hale getirmişti. Devlet gelirleri 850'de 3.3 milyon Bizans altına çıkmıştı. 867'de yaptığı suikastle Mihail'i öldüren taşralı köylü çocuğu Basileous tahtı ele geçirdi.

I. Basileios Makedonyalı
Basilieous'un ilgisi atlara, güçlü fiziği ile güreşe ve servetli yaşlı kadınlara dönüktü. Her rakibini yenmekle ünlenen bir Bulgar şampiyon güreşçiyi yenmesi sonucu, bu müsabakayı seyreden imparator III. Mihail'in gözüne girmiştir. Rezil rüsva yaşamı ve etrafına topladığı serserilerle devamlı sefa alemleri yapmasıyla, "Sarhoş" lakabı takılan III. Mihail, Basilieos'u kendine yakın arkadaş yaptı. Ona şahsi koruyucusu olarak görev vermiş ve devamlı imparatorun yanında bulunan Basilieos, ilgisini siyasete yöneltmiştir. Çocuğu olmayan ve mutsuz bir evliği olan Mihail, gözde cariyesiyle ilişki yaşamaktadır. Bunun skandal yaratmaması için Basil, İmparatorun metresi ile sahte bir evlilik yapmıştır. İmparator Mihail ile metresi Eudokia İngerina arasındaki ilişki devam etmiştir. Gelişen entrikalar sonucu günden güne gücü eline geçiren I. Basileios tahtı gasp etmiştir. Döneminde I. Justinianus döneminden sonra ilk kez Bizans-Roma kanunları yeniden sistematik olarak toplanıp birleştirilmiştir. Konstantinopolis'in imarına önem verilmiş, birçok restore yapılıp ve yeni mimari eserler inşa ettirilmiştir. Fakat İstanbul'da Basileios dönemi eserlerinden hiçbir iz günümüze kalmamıştır. I. Basileios, damadı general Kristof komutasında bir Bizans ordusunu, sürekli sıkıntı yaratan Paulusçular üzerine sevketti. Bu ordu 872'de Paulusçuların lideri Chrysoceres'i öldürdü. İtalya ve Akdenizde birkaç başarıyla devlete güç kattı. 886'da bir sürek avında hayata gözlerini kapamıştır. 

VI. Leon Bilge ve Aleksandros
Çok iyi eğitimli ve de bir düşünür olduğundan "Bilge" ya da "Filozof" lakapları almıştır. Önceki imparator I. Basileios Makedonyalı zamanında başlayan "Makedon Rönesansı" adı verilen kültürel yenileşme süreci, onun döneminde de katkısıyla devam etti. İmparatorluk Balkanlarda Bulgarlara karşı, Sicilya ve Ege Denizinde Arap donanmalarına karşı birkaç büyük yenilgiye uğradı. Erkek çocuğu olmadığı için 4. kere evlenmesine Ortodoks kilisesi ve devletin ileri gelenleri karşı çıktı. 905'te veliaht Konstantin'i doğuran Zoe Karbonopsina imparatoriçe oldu. Bizans İmparatoru VI. Leon 912'de öldü. Tahta çıkan Aleksandros ağabeyi Bilge Leo'nun danışmanlarını ve görev verdiği yüksek memurları uzaklaştırdı, uyguladığı politikaları ret etti. Bastırdığı sikkelerde otokrator ünvanını kullanan ilk Bizans İmparatoru'dur. Doğu'da Abbasi halifesi Muktadir ordularıyla savaş yaptı. Bulgarlara geleneksel olan verilen taht ikramiyesini ödemediği için Kral I. Simeon'un ordularıyla savaşa girişti. Bir polo maçından sonra ölmesiyle, ağabeyinin ölüm döşeğinde onun hükümdarlığının sadece 13 ay olacağına ait kehaneti gerçekleşti.  

VII. Konstantinos Porfirogennetos
Takma adı "Mor Oda'da Doğan" demektir. Yaşı küçük olduğu için naipliğini 919'a kadar annesi Zoe, 945'e kadar kayınbabası Romanos Lekapenos yapmıştır. Ayrıca amcası Aleksandros ölüm döşeğinde, Konstantin için yedi kişilik bir naip konseyi atamıştır. Askeri konularda pek başarılı olmamasına karşın, bilim ve sanata verdiği destek ve bizzat yarattığı eserlerle, Bizans kültür yaşamına yaptığı önemli katkılarla tanınmıştır. Yazdığı kitaplar Bizans İmparatorluğu ve komşularıyla ilgili en iyi kaynaklar arasındadır. I. Romanos 944'de oğulları tarafından tahttan indirildi ve keşiş olarak sürüldü. 945'te kayınbiraderlerini devirerek tek imparator olan VII. Konstantinos, yürütme yetkisini hiç kullanmamıştır. Yazarlar ve alimler, ressamlar ve sanatkarların cömert bir koruyucusu, tutkulu bir kolleksiyoncuydu. 947'de VII. Konstantinos, tazminat ödenmeksizin tüm köylü topraklarının ivedi sahiplerine iade edilmesi emri vermiştir. Yetenekli, dürüst, çalışkan bir lider ve insan sarrafıydı. Askeri, donanma, kilise, sivil ve akademik atamaları hem yaratıcı hem de başarılıydı. Yüksek öğretimin gelişmesi için çok şey yapmıştır, adalet yönetimine ve tarihsel çalışmalara özel bir ilgi göstermiştir. Konstantinopolis'te Kasım 959 tarihinde öldü ve yerine oğlu II. Romanos geçti. Oğlu ve gelini Theofano tarafından zehirlendiği söylentileri yayılmıştır. 

Bizans İmparatorları (518-717)

 I. Justinus 

Okuma yazma bilmeyen bir İlirya'lı köylüdür. Şehir Muhafızları askeri birliği içinde yükselmiş ve bu birliğin komutanı olmuştur. I. Anastasius'un ölümü üzerine ve cömertce verdiği rüşvetler dolayısıyla İmparatorluk tahtını eline geçirmeyi başarmıştır. Karısı sonradan imparatoriçe olan Euphemia'dır. Varisi ve yiğeni I. Justinianus'un, 1000 yıllık Bizans tarihinin en büyük Bizans İmparatoru olduğu kabul edilir. Hükümdarlığı döneminin en önemli olayları Ostrogotlar ve İranlı Sasaniler ile yapılan devamlı çatışmalardır. 

I. Justinianus
Tam ve özgün adıyla Flavius Petrus Sabbatius Iustinianus ya da Türkçe kaynaklarda geçen adıyla Jüstinyen, 527-565 yılları arasında Doğu Roma İmparatorluğu'na hükmetmiştir. Orduda rütbesi yükselen amcası tarafından evlatlık alınarak Konstantinopolis'e getirilmiştir. Burada çok iyi bir eğitimden geçmiştir. 525'te çok kurnaz ve üstün yetenekli bir Demimod olan Theodora ile evlenmiş ve karısı hayatta bulunduğu sürece, tahtın arkasında bulunan güç olarak hareket etmiştir. Justinianus İtalya, Adriyatik Denizi kıyıları, Kuzey Afrika ve İspanya'da büyük bölgeleri tekrar İmparatorluk idaresine aldığı için çok kere "En son Romalı" imparator olarak da anılmaktadır. Ancak bu tekrar zapt etme süreci içinde idaresi altına giren bölgelerde büyük maddi hasarlara sebep olmuştur. 532'de Konstantinopolis Ortodoks Patriklik basilikası olarak Ayasofya'nın yapılmasını emretmiştir. Bu yenilenme süreci, Avrupa'nın büyük bir kısmı için Justinianus Veba Salgını adında büyük bir veba salgınının yayılmasına, İmparatorluk nüfusunun çok büyük bir oranının ölmesi ve hayatta kalanların maddi güçlerini yitirmeleriyle son bulmuştur. I. Justinianus'un bir diğer ölmez eseri Roma hukukunu bir araya toplayan ve bundan sonra yüzyıllarca Avrupa hukukuna temel olan "Corpus Juris Civilis" adlı hazırlattığı kodekstir. I. Justinianus'un her ne kadar batının büyük bir kısmında Bizans idaresinin tekrar yenilenmesi ve Roma hukukunun temel eserinin sağlanması için övülmesi gerekmekteyse de halefi olan II. Justinus'a çok kötü bir miras bıraktığı unutulmamalıdır. Genişleme nedeniyle İmparatorluk kaynakları çok büyük alanlara aşırı olarak yayılmış, ordunun gücü aynı oranda gelişmediği için zayıflamış ve imparatorluk ekonomisi sıkıntıya girmiştir.

II. Justinus
I. Justinianus'un kız kardeşi Vigilantia'nın oğludur, dayısının ölümü ile onun varisi olarak İmparatorluk tahtına geçmiştir. 568'de İtalya, barbar bir kavim olan Lombardlar tarafından baştan başa işgal edilmiştir. Suriye, İranlı Sasanilerin eline geçmiştir. Avarlara haraç vermeyi kabul etmediği için onlar üzerine çok yorucu ve masraflı bir sürü askeri sefer yapmış ve bunlardan hiçbirinden kesin sonuç alınamamıştır. Sonunda İmparatorluk görevlerinin yarattığı stres kendini o kadar fazla bunaltmıştır ki arkadaşı general Tiberius'u ortak imparator olarak atamıştır ve en sonunda aklını kaybetmiştir. I. Justinianus'un parlak saltanatıyla karşılaştırınca II. Justinus pek iç karartıcı bir halef olarak görülür. (Ölüm 578) 

II. Tiberius
İmparator stresten aklını kaybetmek üzeredir. 574'te İmparatoriçe Sophia'nın tavsiyesiyle II. Tiberius, ortak imparator olarak atanmıştır. II. Justinus'un ölümüne kadar esasen imparatorluk görevleri Sophia ve Tiberius tarafından yürütülmüştür. Ermenistan'da Sasani'leri yenilgiye uğratmıştır. İspanya ve Kuzey Afrika'da Doğu Roma idaresinde bulunan bölgelerin korunmasını sağlamıştır. Balkanlarda ise İslav kavimlerinin devamlı hücumlarını ve talanlarını önlemekte başarısız kalmıştır. 582'de hastalandığı zaman damadı Mauricius'u varisi olarak ilan etmiştir. Bundan hemen sonra ölmesi şüpheli görülmüş ve zehirlendiği söylentileri ortalığa yayılmıştır.

Mauricius
Bizans İmparatorluğu'nun üstün başarılı generallerinin başında gelir. 581'de İranli Sasani'leri büyük bir yenilgiye uğratmıştır. 582'de II. Tiberius'un kızı olan Konstantina ile evlenmiş ve aynı yıl II. Tiberius'un ölümü ile İmparator olmuştur. Sasanilere karşı olan savaşları 591'e kadar devam ettirmiş ve o tarihte Sasani tahtına Bizans'ta sürgünde bulunan II. Hüsrev'in geçmesini sağlayarak Sasani'lerle barış anlaşması imzalanmıştır. Balkanlarda Avar ve İslav kavimlere karşı askeri seferler yapmış ve bu istilacılara karşı başarılı sonuçlar elde etmiştir. İtalya'da ve Kuzey Afrika'da, sivil ve askeri idareyi birleştiren olağanüstü otonom valilik şeklinde Eksarhlık idareleri kurmuştur. Böylelikle bu yerlerde Bizans idaresinin daha etkili bir biçimde bölgeleri korumasına imkan sağlamıştır. İmparatorluk dönemi, Doğu Roma gücünün en son parlaklık gösterdiği dönem olmuştur. Fakat aynı zamanda hem Doğu Roma İmparatorluğu hem de Sasani İran zayıflama emareleri göstermeye başlamıştır. 602'de Phocas tarafından idam ettirilmiştir.

Phocas
Roma ordusunda düşük rütbeli bir subaydır. İmparator Mauricius yorgun olan ordunun Tuna'nın Roma'ya ait olmayan ve korunmayan tarafında kışı geçirmesini emretmiş ve bir kış seferini planlamıştır. Phocas ordunun Mauricius aleyhine isyana geçmesine elebaşılık etmiştir. Bu isyan üzerine Mauricius İmparatorluk tahtından çekilmiş ve Phocas kendini İmparator seçtirmiştir. İlk icraatı eski imparatoru ve çocuklarını idam ettirmek olmuştur. Başlangıçta vergileri indirdiği ve bir sıra reform uyguladığı için halk tarafından tutulmuştur. 
Fakat saltanatı sırasında doğuda geleneksel Roma sınırları gerilemeye başlamış, Sasani'ler Bizans'ın doğu sınır eyaletlerinde isyanlara destek vererek Roma aleyhine batıya doğru sınırlarını genişletmeye başlamışlardır. Sonunda Phocas otoritesini kaybetmiş, Herakleios kendini Roma İmparatoru olarak ilan etmiş ve 610'da onu idam ettirmiştir.

Herakleios
İmparatorluğa Phocas'a karşı hazırladığı başarılı isyandan sonra geçmiştir. Roma ordusunda kilit rolü olan Yaşlı Herakleios'un oğlu olduğu söylenir. Sasani'ler ve Avar'larla yaptığı uzun savaşlardan rakiplerini zayıflatarak galip çıkmıştır. Ama imparatorluk döneminin sonunda Suriye, Filistin ve Mısır'ın yeni ortaya çıkan İslam Halifeleri tarafından zaptedilmelerini önleyememiştir. İmparatorluk arazisini korumak için Thema adı verilen yöresel idare sistemini organize eden imparatordur. İmparatorluğun resmi dilinin Latince'den Eski Yunanca'ya çevrilmesi onun saltanatına rastlar. İmparatorluk resmen Roma adını taşımayı sürdürdü ancak artık Rum biçiminde de söylenen bu ad her şeyden önce Yunan anlamına gelecekti. Yiğeni Martina ile evlenmesi hem halk hem de Hristiyan kilisesi tarafından hoş karşılanmadı. İmparatorluğun ortak imparator olarak iki oğlu III. Konstantinos ve Heraklonas tarafından idare edilmesini vasiyet etmiştir. (Ölüm 641)

III. Konstantinos ve Heraklonas
Konstantin 613'de babası tarafından ortak İmparator olarak atanmıştır ama tam yetkilerle imparatorluk görevi ancak babasının ölümünden sonra eline geçmiştir. Tahta geçişinden hemen sonra mayıs 641'de ölmüştür. İmparator olarak başardığı tek önemli iş oğlu olan II. Konstans'ın imparatorluk haklarının korunmasını orduya rüşvet vererek sağlaması olmuştur. Üvey annesi olan Martina'nın III. Konstantin'i zehirlediği söylenir. Heraklonas 638'de babası tarafından ortak imparator olarak atanmış, kardeşinin ölümüyle kısa süre için tek İmparator olmuştur. Bir ordu isyanını bastırmak için yiğeni II. Konstans'ı ortak imparator atamıştır. Ancak Konstantinopolis halkı, annesi Martina ile birlikte kardeşini indirdiklerine inanmakta ve kendisine güvenmemekteydi. Eylül 641'de Senato kendisini ve annesini görevlerinden atmış, her ikisine de dinsel törenle ağır cezalar uygulanmasına karar vermiştir. Heraklonas'ın burnu, Martina'nın dili kesilmiş ve her ikisi de Rodos adasına sürgün edilmişlerdir.

II. Konstans
Bir askeri isyanı bastırmak için amcası tarafından ortak imparator olarak atansada, Heraklonas imparatorluk tahtından indirilene kadar isyan devam etmiştir. Bundan sonra II. Konstans tek imparator olarak tahtta kalmıştır. Saltanatı sırasında Mısır tümüyle Arapların eline geçmiş, Kartaca ise geçici bir zaman için kaybedilmiştir. Balkanlar'da İmparatorluk sınırlarını korumuştur. Kardeşi Theodosius'u idam ettirdikten sonra, Konstantinopolis halkı tarafından en çok nefret edilen kişi olmuştur. Bu nedenle II. Konstans şehri terk edip Sicilya'da Sirakoza kentine gitmiş ve hayatının sonuna kadar orada yaşamıştır. 668'de Sirokoza'yı İmparatorluğun başkenti yapmak istediği söylentileri yayılınca, bir gün hamamda iken bir suikasta maruz kalıp öldürülmüştür. Sarayında bulunan bir soylu olan Mizizios Sicilya'da birkaç ay süren bir askeri imparatorluk idaresi kurmuştur. 

IV. Konstantinos
Babasının katilini takiben İmparator olmuş ve hiçbir hakkı olmadan imparatorluk iddia eden Mizizios'un Sicilya'da çıkarttığı isyanı bastırması gerekmiştir. İmparatorluk döneminde 672 ve 678'de, Konstantinopolis iki defa Arap donanmalarının hücumuna uğramış ve bu düşman donanmaları Rum Ateşi kullanılarak geri püskürtülmüşlerdir. Ancak Symrna ve Cyzicus gibi bazı sahil şehirleri Arapların işgaline uğramışlardır. Bu durumdan faydalanan Bulgarlar Meosia'da bir devlet kurmayı başarmışlar ve IV. Konstantinos bu yeni devlete haraç vermek zorunda kalmıştır. Döneminde toplanan 3. Konstantinopolis Konsili - 6. Ekümenik Konsil kararları ile Hristiyan kilise hierarşisi resmen monetelitizm doktirini kınamış ve yasaklamıştır. (Ölüm 685)

II. Justinianos
Jüstinyen Roma Konsülü ünvanını İmparator ünvanı ile birleştirmiş ve bu ünvanı alan son Bizans imparatoru olmuştur. Emevi halifeliğine verilen yıllık haracı artırarak Kıbrıs'ta bir Arap halifeliği ile Bizans devleti kondomininyum'u idaresi başlamıştır. Makedonya bölgesindeki İslav kabilelerin isyanlarını bastırıp kabile mensuplarını Anadoluya yerleştirmiştir. Emevilere karşı tekrar bir savaş başlatıp, onların işgali altında bulunan Ermenistan'ı kaybetmelerine neden olmuştur. Kafkaslardaki Roma İberyası eyaletlerinden gelen gelirler iki devlet arasında (Ermenistan ile Bizans) bölüştürülmeye başlanmıştır. Bundan kısa bir zaman sonra 695'te tahtından indirilmiştir. Leontios burnunu ve dilinin bir kısmını kestirdi, bu halde Jüstinyen'in tekrar tahta geçemeyeceğini sanmaktaydı.

Leontios ve III. Tiberius
Leontios, İsauriya asıllı ve Strategos rütbesinde bir idarecidir. Heladik Theması'nın ordusunu II. Justinianos'ı tahtından indirmek için kullanmıştır. Kartaca şehrini Emevi halifesi Abdülmelik'e terk etmiştir. Şehrin idaresi kısa bir süre sonra tekrar ele geçirildiyse de 698'deki Kartaca Savaşı'nı kazanan Emeviler, Bizans'ın Kartaca Afrika Eksarhlığı'na son vermişlerdir. Savaşı kaybetmiş olan Bizans donanması ve sefer ordusunun kalanları Leontios aleyhine isyan çıkartıp onu tahtından indirmişlerdir. Bu isyanın elebaşısı olan Tiberius, Alman asıllı bir donanma subayıydı. Abdülmelik ile savaş her iki tarafın da bazen başarılar, bazen kayıplar vermeleri ile sonuçsuz olarak devam etmiştir. 706'da Bulgar kralının desteğini kazanmış olan II. Jüstinyen tahtı tekrar ele geçirmiş ve kısa bir süre sonra gaspçı hükümdarlar Leontios ile Tiberius'u birlikte idam ettirmiştir. 

II. Justinianos
Gaspçılara taç giydiren Konstantinopolis Patriği I. Kallikanos'un gözlerine mil çektirip, sürgün etmiştir. İmparatorluk tahtını yeniden Bulgar kralı Tervel'in askeri desteği ile eline geçirmiştir. Tervel'e yardımından dolayı Balkanlarda bulunan bazı bölgeleri vermiştir. 708'de ise Tervel'e bir askeri seferle hücum ederek bu elinden çıkardığı bölgeleri geri almaya girişmişse de sefer başarısız kalmış ve yeni bir barış düzenlenmiştir. Emeviler Kilikya'yı ellerine geçirmişler ta Kapadokya'ya kadar sızan akınlar yapmışlardır. 710'da Konstantinopolis'e ziyarete gelen Papa Konstantin'den sonra 1967 yılına kadar hiçbir Papa İstanbul'a gelmemiştir.  Justinianos'un idaresi gittikçe zorba ve zalim bir hal almıştı. IV. Konstantinos'un birkaç yıl sürgün olarak kalmış olduğu Cherson şehrine çok ağır cezalar uygulamaya başlamış, Cherson'da bulunan askeri birlikler bu nedenle isyan etmişlerdir. II. Justinianos 711'de isyanı bastırmak için kendi birlikleri ile isyancılar üzerine hücum etmiş fakat kendisi isyancıların eline esir düşmüş ve onlar tarafından hemen idam edilmiştir. 

Filippikos ve II. Anastasios
Filippikos, II. Jüstinyen'e karşı Cherson Thema'lı askerlerin çıkardıkları isyanın elebaşısı olmuştur. 3. Konstantinopolis Konsili'nin kabul ettiği kilise kanunlarını iptal etmiştir. Hem Bulgar Kralı Tervel hem de Emevi Halifesi I. Velid karşısında askeri yenilgilere uğramıştır. Trakya Opsidian Theması askerleri tarafından bir isyan sonunda tahtını kaybetmiştir. 713'de tahttan indirildikten sonra gözleri kör edilmiştir. II. Anastasios, 3. Konstantinopolis Konsili'nin kabul etmiş olduğu kilise kanunlarını tekrar geri getirmiştir. Orduya disiplin uygulama girişiminde bulunmuş ve daha önceki ordu isyanlarını çıkartan subayları idam ettirmiştir. Bu sefer tekrar Trakya Opsidikan Theması askerleri isyan etmiş ve 715'de onu tahttan indirmişlerdir. Bir zamanlar keşiş olarak Selanik'te bir manastıra çekilmiştir. 718'de Leo aleyhine Bulgarlar tarafından desteklenen bir isyana liderlik etmiştir. III. Leon taraftarı askerler tarafından yakalanmış ve idam edilmiştir.

III. Theodosius
II. Tiberius'un bir akrabası olması mümkün olabilir. Mayıs ile Kasım 715'te başkent Konstantinopolis'i kuşatmış ve şehre girdikten sonra II. Anastasios'u tahttan indirmiştir. İmparatorluk döneminde devamlı olarak Emevi tehditleri altında kalmıştır. Bulgar Kralı Kormesiy ile askeri ittifak kurmak amacıyla bir barış anlaşması imzalamıştır. Anatolik Theması valisi general Leo ve Ermeni Theması valisi general Artabasdos'un birlikte başkaldırmaları sonucu 717'de tahttan indirilmiştir. Yine kendi adını taşıyan oğlu isyancılar tarafından esir alınınca tahtından feragat etmiştir. Baba ve oğul keşiş olarak bir manastıra girmişlerdir. İkiliden biri 729-754 yıllarında Efes Başpiskoposluğu yapmıştır.

Bizans İmparatorluğu (306-518)

Büyük Konstantin
272 yılında doğmuştur annesi Helena'dır. Babası Konstantius Chlorus'un ölümü üzerine Eboracam şehrinde kendinin "Augustus" olduğunu ilan etmiştir. 57.Roma İmparatoru, Konstantinopolis kentinin ve Doğu Roma İmparatorluğu'nun (Bizans) kurucusudur. Uzun süren bir iç savaş sonucunda tek başına hükümdar olmuştur. Hristiyanlığı kabul eden ilk Roma imparatorudur. Bizantion'u baştan aşağı imar ettirip şehri başkent yapmıştır. Çok sayıda dini bina, yeni yol, su kemeri, surlar ve kuleler inşa ettirmiştir. I. Konstantin'in ölümünden (337) sonra Konstantinopolis adını alan şehir, Roma, Bizans ve Osmanlı'ya yaklaşık 16 asır başkent olmuştur. Dönemi boyunca hem Roma'nın çok tanrılı inanç sistemine hem de yeni Hristiyan dinine saygı gösteren I. Konstantin, sikkelerinde Apollon gibi Roma tanrılarına yer vermekten hatta kimi zaman kendisini "Güneş Tanrısı" Sol Invictus şeklinde resmetmekten kaçınmamıştır. Ölmeden önce ülkeyi üç oğlu arasında bölüştürmüştür. 

II. Constantius
Mirasla İmparatorluğun en doğusunun hükümdarlığını almış, diğer iki parçasını idare eden iki kardeşi ölünce tek Roma İmparatoru olmuştur. Babasının ölümü üzerine yakın aile mensuplarını öldürtmüş ve rakip olabilecek diğer aile üyelerini alt etmek için çaba göstermiştir. II. Constantius'un hayatta kalan son kuzeni Julianus, Galya'da ordu tarafından imparator ilan edilmiştir. Onun üzerine yaptığı askeri seferde, ateşli bir hastalıktan ölmüştür. (361)

Julianus
Anne ve babasının ölmesi ile yetim kalmış ve İmparator Constantius tarafından evlatlık olarak yetiştirilmiştir. Sezar ünvanı ile Galya'ya gönderilmiş, burayı iç isyan ve dış hücumlardan koruyarak iyi idare etmiştir. Sonunda imparatora başkaldırmış, ordusu tarafından Augustus ilan edilmiş ve İtalya'nın kontrolünü eline geçirmiştir. II. Constantius'un beklenmedik ölümü üzerine tüm İmparatorluk eline geçmiştir. İran Sasanilerine karşı bir savaşta aldığı yaralar nedeniyle 363'te ölmüştür. Hristiyanlığı bırakıp tekrar Roma putperestliğini ve tanrılarını kabul etmesi dolayısıyla Hristiyanlar tarafından Dönme Julianus denmiş ve eleştirilmiştir. Jovian, Julianus'un vasiyetsiz ölmesi üzerine ordusu tarafından seçilmiş pek önemi olmayan biridir. Muhtemelen ayağını kaydırdılar ki kısa zamanda hayatını kaybetmiştir. (364) 

I. Valentinianus ve Valens
Tahta çıkmasından sonra hemen kardeşi Valens'i ortak imparator olarak ilan etmiş ve Roma İmparatorluğu'nu aralarında ikiye bölmüşlerdir. Ondan sonra Valentinianus yalnız Batı Roma'da saltanat sürmüştür. İmparatorluğu sırasında Roma ülkesi defalarca Barbar kavimler tarafından hücuma ve talana uğramıştır. Kuadi kavminin Roma topraklarını işgal etmesine kızgınlığı, ölümüne yol açan beyin kanaması geçirmesine neden olmuştur. (375) En son gerçek Romalı olarak adlandırılmıştır. Kardeşi I. Valentinianus tarafından Doğu İmparatorluğu'nun idaresi için seçilmiştir. Saltanat döneminde pek etkisiz kalmıştır. Hatta Procopius adlı bir isyancının kendini imparator ilan etmesiyle tahtını bırakıp intihar etmeye kalkmıştır. Romalılar için tam bir felaket olan 378 yılındaki Hadrianapolis (Edirne) Muharebesi'nde öldürülmüş ve orduları Got kavmi istilacıları tarafından imha edilmiştir. 

Gratianus, I. Theodosius ve Arcadius
Valens'in ölümü üzerine Doğu İmparatorluğu kendine miras kalmıştır. Ertesi yıl generallerinden biri olan Theodosius'u Doğu İmparatoru yapmıştır. 375-383 yılları arasında II. Valentianus'la ortak imparator olarak Batı İmparatorluğu yapmıştır. Magus Maksimus isyanı sırasında bir suikasta maruz kalıp öldürülmüştür. I. Theodosius, Hadrianapolis Muharebesi felaketinin etkileriyle uğraşacak sadık bir müttefik isteyen Gratianus tarafından Doğu İmparatoru olarak atanmıştır. Barbar asıllı paralı askerleri Roma ordusuna alarak Doğu ordularını yenilemiştir. Gratianus ve II. Valentinianus'un ölmeleri üzerine Batı İmparatorluğunu da üzerine almıştır. De facto olarak tüm Roma İmparatorluğunu idare eden son İmparator olmuştur. Hristiyanlığı Roma İmparatorluğu'nun resmi dini olarak kabul etmiştir. (Ölüm  395) Arcadius Karısı Aelia Eudoksia ile yüksek devlet memurlarının elinde kukla olan zayıf bir İmparatordur. Batı İmparatoru olan Honorius'un erkek kardeşidir. Döneminde Got isyanları ve Got kökenli komutan Gainas'ın entrikalarıyla uğraştı. (Ölüm  408) 

II. Theodosius
Kız kardeşi Pulcheria'nin etkisi altında kalmıştır. 414'te Pulcheria kendisini "Augusta" olarak ilan etmiştir. Kız kardeşinin koyu Hristiyan inancı yüzünden İmparatorluk içinde yaşayan gayri-Hristiyan ahali devamlı baskı ve eziyet altında kalmışlardır. Saltanat yıllarında Konstantinopolis şehri surlarını geçilmez şekilde yenilenmiş ve bu surlara Theodosius surları adı verilmiştir. 425'te Konstantinopolis'te yeni bir üniversite açmıştır. Yeni bir hukuk ve kanun kodeksi hazırlatmıştır. 450'de ölmüş ve imparatorluğu kız kardeşine miras bırakmıştır. 

Pulcheria
Babası Arcadius'un ölümü üzerine Pulcheria çok büyük siyasi güç kazanmıştır. Barbar asıllı olan Aspar'ın Doğu İmparatorluğu Komutanı olarak atanmasından sorumludur. Aspar bu güçlü görevini sadece kendi menfaatleri için kullanmıştır. Çok koyu bir Hristiyan inancı olduğu için kardeşini Hristiyan değerlere göre İmparatorluk yapmaya zorlamıştır. 441'de saraydan zorla ayrılması gerekince bir manastıra çekilip rahibe olmuştur. Ancak kardeşinin ölümü üzerine tekrar saraya dönüp siyasi gücü eline geçirmiştir. Sonra Marcianus ile evlenmiştir ve bir çift olarak 453'e kadar Doğu İmparatorluğu'nu idare etmişlerdir. Ölümünden sonra Doğu Hristiyan Ortodoks Kilisesi tarafından Azize olduğu ilan edilmiştir. 

Marcianus
Pulcheria'yla evlenmesi üzerine İmparatorluk tahtına yükseltilmiştir. Gerçek siyasi güç olan Aspar tarafından da tutulmuştur. Hükümdarlığı sırasında Doğu İmparatorluğu'nun son 75 yıllık siyasi ve askeri sorunlarını çözmüş ve Hun Kralı Atilla'ya engel olabilmiştir. Fakat Batı İmparatorluğu'nu kendi haline bırakmıştır. 457'de ölmüş, Doğu Hristiyan Ortodoks Kilisesi tarafından Aziz olarak kabul edilmiştir. 

I. Leo
Aspar tarafından bir kukla hükümdar olarak seçilmiştir. Fakat I. Leo buna karşı çıkmış ve Aspar'ın gücünü kırmıştır. Bunun için İsauryalılarla anlaşmış ve onların lideri Tarasicodiska ile kızı Ariadne'yi evlendirmiş. Damadın ismini de bir Romalı ismi olan Zeno olarak değiştirmiştir. Zamanında Kartaca Tunus'taki Vandal Krallığına karşı yapılan başarısız, büyük deniz/kara seferi, ülke için büyük kayıplara neden olmuştur. I. Leo Büyük Teoderik'i sarayında yetiştirmiştir. Konstantinopolis Patriği tarafından taç giydirilen ilk Roma İmparatoru'dur. I. Leo ölürken herkesi şaşırtacak şekilde Bizans tahtını, damadı Zeno'ya değil daha 7 yaşında olan torunu II. Leo'ya bırakmıştı. 474'te tahta çıkan II. Leo, aynı senede söylentilere göre annesi tarafından zehirlenerek öldü ve yerine babası geçti. Zeno bir barbar kavimi asıllı olduğu için, halk tarafından tutulmamıştır. Basiliscus tarafından tahtından indirilmiştir. 

Zeno
Basiliscus I.Leo'nun karısı Verina'nin erkek kardeşidir. Monofizit görüşlü ve yeteneksiz bir komutandı. Taraftarlarının ve Konstantinopolis halkının desteği olmayınca Zeno ile yaptığı savaşı kaybetmiştir. 476 sonlarında hapiste aç bırakılıp açlıktan ölmüştür. Orduyu kendi etrafında toplayan Zeno, elinden alınan İmparatorluk tahtına zorla geçmiştir. Kısa bir zaman sonra, İmparator otoritesi olmayan ve gerçekte Barbarların idaresinde olan Batı Roma'da, Romulus Augustus'u resmen tahtından indirerek güya Roma İmparatorluğunu tekrar birleştirmiştir. Fakat saltanat idaresi çok zayıf kalmıştır, buna rağmen Doğu Roma'yı önceki imparatorların idaresi altındaki durumundan daha güçlü yapmıştır. (Ölüm  491)

Anastasios
İyi bir namı olan bir saray memuru iken I. Leo'nun kızı ve Zeno'nun dul karısı tarafından İmparator seçilmiş ve sonra onunla evlenmiştir. Vergileri indirdiği için önce halk tarafından tutulmuştur. Fakat son yıllarda dinsel Monofizit (İsa'nin tek karakterli oluşu) görüşleri ve aynı inançda olanları kayırması dolayısıyla halkın güvenini kaybetmiştir. Saltanatı sırasında askeri liderlik gösterememiştir. Doğuda İranlı Sasani'ler ile çok yıpratıcı ve hiç kazanç sağlamayan bir savaşın devamına, batı'da ise Balkanların, İslav ve Bulgar kavimleri tarafından talan edilmesine neden olmuştur. (Ölüm  518)