15 Mart 2020

Hürrem Sultan - Roxelana

     Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Süleyman'ın resmi nikahlı eşi ve sonraki padişah II.Selim'in annesidir. Renkli hayatı ile efsaneleşmiş, entrikaları, zekası, cesareti, ihtiraslarıyla ün salmış bir Hanım Sultan'dır. Hayatı romanlara, tiyatro oyunlarına, opera eserlerine konu olmuştur. Devlet işlerinde etkin rol oynayarak Osmanlı İmparatorluğu’nda "Kadınlar saltanatı" denilen devri başlattığı kabul edilir. II.Selim, Mihrimah Sultan, Şehzade Cihangir, Şehzade Bayezit, Şehzade Mehmet, Şehzade Abdullah'ın ve isimleri bilinmeyen, küçük yaşta vefat eden diğer şehzadelerin annesidir.



     Osmanlı sarayına gelene kadarki yaşamı hakkında kesin bir bilgi yoktur. Lehistan Krallığı'nın sınırları içerisinde bulunan Rutenya (Ukrayna)'da 1504 yılında doğduğu rivayet edilir. Tatar akıncılar tarafından 1520 tarihinde 15'li yaşlarında Rutenya'dan kaçırıldığı, Kırım Hanı'nın himayesine girdikten sonra Osmanlı sarayına sunulduğu tarihçiler ve yazarlar tarafından kabul görmüştür. 16. yüzyıl kaynaklarına göre kızlık ismi bilinmiyordu. Ama 19. yüzyılın Ukrayna'daki ilk kayıtlarına göre Anastasia, Polonyalıların geleneğinde Aleksandra Lisowska olarak bilinir. Genelde Hürrem Haseki Sultan ya da Hürrem Balsaq Sultan olarak bilinirdi. Türkçe'de Hürrem, neşeli olan kişi anlamına gelir. Roxelana, onun gerçek ismi olmayabilir ama takma adı onun Ukraynalı soyuna ait olan Ruslana ve doğu slav ismi olan, Roxolany ya da Roxelany, şimdiki Ukrayna halkında 15. yüzyıldan sonra kullanılıyordu. Bunlara ek olarak, bazı tarihçilere göre Hürrem Sultan (Roxelana) Ukrayna sınırları içerisinde bulunan Rohatyn kentinde doğmuş, Lehistanlı Ortodoks bir ailenin kızıdır. Hürrem Sultan’ın saraya gelişi ve Kanuni ile tanışması hakkında kesin bilgi yoktur. Şehzadeliği sırasında veya padişahlığının ilk senesinde Harem'e girdiği düşünülür.
     Hürrem Sultan saraya getirildiğinde Kanuni Sultan Süleyman'ın Manisa valisiyken birlikte olduğu Mahidevran Sultan'dan “Mustafa” isimli bir oğlu vardı. Sarayın en nüfuzlu kadını padişahın annesi Ayşe Hafsa Sultan, ikinci derece nüfuzlu kadın Mahidevran Sultandı. Hürrem Sultan, saraya girdikten sonra Kanuni ile ilişkisinden 1521’de “Şehzade Mehmet” dünyaya geldi ve böylece Hürrem Sultan saraydaki en nüfuzlu üçüncü kadın durumuna geldi. İki haseki arasındaki rekabet bir gün kavgaya dönüşmüştür. Hürrem Sultan bu kavgayı çeşitli entrikalarla lehine çevirmiştir. Pek çok yazara göre bu olaydan sonra gözden düşen Mahidevran Sultan, 1533’te Manisa valiliğine atanan oğlu veliaht Şehzade Mustafa’nın yanına gönderildi ve Haseki Hürrem Sultan, onun yerini aldı. Hürrem Sultan'ın sarayda pozisyonu Kanuni'nin nikahlı eşi olmasıyla arttı. Hürrem Sultan, Şehzade Cihangir’in doğumundan sonra Kanuni ile görkemli bir düğün yapılarak evlendi ve aralarında resmi nikah kıyıldı. Kesin tarihi belli olmamakla birlikte Haziran 1534’te veya daha erken gerçekleştiği düşünülen düğün, Hürrem Sultan'ı Kanuni’nin meşru eşi yapan, Osmanlı geleneklerine aykırı düşen çok önemli ve devrimci bir hareket olarak değerlendirilir. Bu nikah ile Hürrem Sultan, Osmanlı tarihinde padişah tarafından uzun bir süre sonra nikahlanan ilk cariye olmuştur. Mahidevran ile Hürrem Sultan arasındaki mücadelede Mahidevran Sultan'ı tuttuğu düşünülen ve oğlu üzerinde büyük nüfuzu olduğu söylenen Valide Hafsa Sultan’ın 1534 yılındaki ölümü ile Hürrem’in saraydaki etkisi daha da artmıştır. Fakat Valide Sultan'ın ölümünden sonra Mahidevran Sultan veliaht annesi olduğu ve Şehzade Mustafa'nın tahta çıkmasına kesin gözle bakıldığı için Valide Sultan'lığa hazırlanmaya başlamıştır. Haseki Hürrem Sultan Şehzade Mehmet'ten sonra Selim, Bayezit, Cihangir ve Abdullah adlı 4 şehzade ve Mihrimah adlı bir kız çocuğu daha dünyaya getirmiştir. Çocuklarını büyütürken ileride oğullarından birinin tahta geçmesi için önlerindeki engelleri kaldırma mücadelesi vermiştir.
     Sadrazam Pargalı Damat İbrahim Paşa, Hürrem Sultan’ın şehzadelerinden birisi yerine Şehzade Mustafa’yı hükümdarlığa aday gösterenlerin arasındaydı. İbrahim Paşa’nın Irakeyn Seferi’nden dönüşte saraya davet edilip 6 Mart 1536 gecesi dairesinde uyurken boğdurulması, Hürrem Sultan için önemli bir engelin ortadan kaldırılmasını sağladı. Çocukluğundan beri Kanuni’nin yakın arkadaşı ve danışmanı olan İbrahim Paşa'nın gözden düşürülüp boğdurulmasında Hürrem Sultan’ın rolü olduğu rivayet edilir. Ancak İbrahim Paşa'nın devlet yönetimde kendini üstün görmesi ve yükseldikçe yaptığı hataların da kendi sonunu hazırlamasına sebep olduğu bilinmektedir. Bu olaydan sonra Hürrem Sultan’ın devlet işlerini idare etmeye başladığı kanısı yaygındır. Hürrem Sultan’ın devlet işleri ile daha yakından ilgilenmek için Harem’i Eski Saray’dan Topkapı Sarayı’na taşıttığı düşünülür ve bu olay, Hürrem Sultan'ın önemli devrimlerinden birisi olarak kabul edilir. Eski Saray'da 25 Ocak 1541 gecesi çıkan yangından sonra Harem halkının bir kısmının Topkapı Sarayı'na taşındığı ve harem protokolünün başladığı düşünülmektedir. Şehzadelerin sancak beyliklerine atanmasında da Hürrem Sultan’ın rolü olduğu düşünülür. 1541’de, padişah adaylarının tayin edildiği Manisa Sancağı’nda Sancak Beyliği yapmakta olan Şehzade Mustafa, Manisa'dan alınıp Amasya’ya Sancak Beyi olarak atandı ve ertesi sene Manisa Sancak Beyliği’ne Şehzade Mehmet getirildi. Ancak, halk ve askerler bu duruma tepki gösterdi, bunun üzerine Kanuni Süleyman doğu topraklarının güvenliği için Şehzade Mustafa'nın Amasya'ya gönderildiğini ve Şehzade Mustafa'nın veliahtlığının sürdüğünü açıkladı. Bu gibi ardı arkası kesilmeyen atanmaların Hürrem’in etkisinde gerçekleştiği kabul edilir. Hürrem Sultan, şehzadeleriyle birlikte sancağa gitmesi gerekirken, geleneklere aykırı olarak gitmemiş, İstanbul'da kalmayı seçmiştir. Ama değişik tarihlerde şehzadelerini ziyaret etmiştir. Hürrem Sultan’ın tek kızı Mihrimah Sultan, 1539’da Diyarbakır valisi ve III.Vezir Rüstem Paşa ile evlendirilmişti. “Damat” ünvanını alan Rüstem Paşa 1544’te sadrazamlığa tayin oldu. Kaynakların çoğunda Sadrazam Hadım Süleyman Paşa’nın azledilmesinin ve yerine II.Vezir Divane Hüsrev Paşa'nın değil de III.Vezir Rüstem Paşa’nın getirilmesinin perde arkasında Mihrimah Sultan ile Hürrem Sultan’ın olduğu ifade edilmektedir.
     Şehzade Mehmet 1543'te çiçek hastalığından ölmüştür. Kanuni'den sonra veliaht Şehzade Mustafa’nın tahta çıkmasından korkan Hürrem Sultan, Şehzade Mustafa’yı babasının gözünden düşürmek için kızı ve damadı Rüstem Paşa yardımıyla komplo kurmuştur. Hürrem Sultan'ın emriyle hareket eden Rüstem Paşa, Şehzade Mustafa`nın mührünü yaptırarak İran Şahı Tahmasb`a mektup yazmış, İran Şahının cevabını da Kanuni Sultan Süleyman`a sunmuş. Bunun gibi bir sürü entrika ile Kanuni Sultan Süleyman, oğlu veliaht Şehzade Mustafa`nın kendisine isyan edeceğine ve tahtı elinden alacağına ikna edilmiştir. Şehzade katledildiği gün, babasıyla görüşeceğini sanarak çadırına gitmiştir. İşte o gün bembeyaz giyindiği söylenir, kendisine yapılan iftiralardan haberdardır ve masumiyetine işaret etmek ister. Cebinden de ölümünden sonra babasının onu öldüreceğini ve babasının çadırına gitmemesi gerektiğini belirten bir mektup çıkar. Bu olaya tanık olan Şehzade Cihangir olayın duygusal etkisini üzerinden atamaz ve hastalanır. Babasıyla beraber sefere devam eden genç Şehzade, 1553 yılında Halep’te hayatını kaybeder. Haseki Hürrem Sultan’ın tahta aday olarak geriye iki oğlu Şehzade Bayezit ve Şehzade Selim kalmıştır. Hürrem Sultan, o zamana kadar başka Osmanlı padişah eşlerinde görülmemiş bir şekilde dış siyasetle ilgilenmiş ve üstelik diplomatik yazışmalar da yapmıştır. Oğullarını tahta varis yapmayı başaran Hürrem Sultan, 15 Nisan 1558’de İstanbul’da hayatını kaybetti. Hürrem Sultan'ın zehirlenerek ya da kadın hastalığı sonucu öldüğü düşünülür. Büyük bir cenaze töreninin ardından Süleymaniye Camisi avlusuna gömüldü. Mezarı üzerine türbesi eşi Kanuni Süleyman tarafından yaptırıldı. Hürrem Sultan'ın ölümü sonrası çok üzülen eşi Kanuni Sultan Süleyman karısının vefatından sonra günümüzde İran'da bulunan bir şehrin ismini değiştirerek şehre Hürremabad adını vermiştir. Şehrin ismi günümüzde de aynıdır.
     Hürrem Sultan, Avrupa'da ve Türkiye'de resim, müzik ve bale sanatlarındaki birçok çalışmaya konu olmuştur. Hürrem Sultan'ın doğduğu yer olduğuna inanılan Ukrayna'nın Rohatyn kentinde bir “Hürrem Sultan Anıtı” bulunur. 2007 yılında, Ukrayna'daki bir liman kenti olan Mariupol'daki Tatarlar Hürrem Sultan'ın onuruna bir cami açmıştır. Hürrem Sultan İstanbul'da günümüzde onun adıyla anılan Haseki semtinde, Mimar Sinan'a Haseki Külliyesini yaptırmıştır. 1538-1550 yılları arasında inşaatı tamamlanan külliyenin içinde bir hamam, medrese ve hastane bulunmaktadır; onun ilk ve en önemli hayratlarındandır. Günümüzde T.C. Sağlık Bakanlığı Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi olarak tanınan bu hastane Türkiye'de kesintisiz hizmet vermekte olan en eski hastane olma özelliğini taşır. Hürrem Sultan ayrıca Ayasofya Camii civarında yardıma muhtaç ve fakirlerin karnını doyurmak için bir mutfak yaptırtmıştır. Kabe’de, Şam’da, Bağdat’ta, Konya’da, Kudüs’te, Edirne’de Hürrem Sultan adına çeşitli eserler yapılmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder