Yavuz Sultan Selim 10 Ekim 1470 günü doğmuştur. Babası Sultan II.Bayezit, annesi Dulkadiroğulları Beyliği'nden Gülbahar Hatun'dur. Yavuz Sultan Selim, uzun boylu, geniş omuzlu, kalın kemikli, omuzlarının arası geniş, yuvarlak başlı, kırmızı yüzlü, uzun bıyıklı ve yiğit bir padişahtı. Sert mizacından dolayı Yavuz ve şehzadeliğinden beri Selim Şah olarak anılırdı. Kuvvetli bir ilim tahsili yapmıştı. Tahtı devraldığında 2.375.000 km² olan Osmanlı topraklarını sekiz yıl gibi kısa bir sürede 2,5 kat büyütmüş ve ölümünde imparatorluk topraklarını 6.557.000 km²'ye çıkarmıştır.
Padişahlığı döneminde Anadolu'da birlik sağlanmış, halifelik Abbasilerden Osmanlı Hanedanı'na geçmiştir. Ayrıca devrin en önemli iki ticaret yolu olan İpek ve Baharat Yolu'nu ele geçiren Osmanlı, bu sayede doğu ticaret yollarını tamamen kontrolü altına almıştır. I.Selim, tahta babası II.Bayezit'e karşı darbe yaparak çıkmıştır. Şehzade Selim, tahta çıkmadan önce vali olarak Trabzon'da görev yapmıştır. Yavuz Sultan Selim'e kızını vermiş olan Kırım Hanı Mengli Giray, ona askeri destek sağlayarak tahta geçmesine yardım etmiştir. 1512'de tahta çıkan Sultan Selim, Eylül 1520'de Aslan Pençesi (Şirpençe) denilen bir çıban nedeniyle henüz 50 yaşındayken vefat etmiştir. Babası Sultan II.Bayezit, padişah olduktan sonra, askeri sevk ve devlet idareciliğini öğrenmesi için, Şehzade Selim'i Trabzon Sancağı'na tayin etti. Şehzade Selim, Trabzon'da devlet işlerinin yanında, ilimle uğraşır ve büyük alim Mevlana Abdülhalim Efendi'nin derslerini takip ederdi. Trabzon'u çok güzel idare eden Şehzade Selim'in bu arada komşu devletler de ilişkisi oldu. Valiliği sırasında Trabzon halkını rahat bırakmayan Gürcüler üzerine üç sefer yaptı. En önemlisi olan Kütayis seferinde Kars, Erzurum, Artvin illeri ile birçok yeri fethederek Osmanlı topraklarına kattı (1508). Buralarda yaşayan Gürcülerin hepsi müslüman oldular.
Fatih Kanunnamesi'ne göre hükümdar olan şehzade diğer kardeşlerini öldürecekti; bunun için kardeşleri Korkut ve Ahmet'in hareketlerini yakından takip ediyordu. Selim saltanatı ele geçirmek için kardeşleri gibi o da hazırlık yapmış, kendi askerlerine ek olarak Kırım Hanı kuvvetlerinden de istifade etmiştir. Rumeli'ye geçtiğinde yanında Kırım Hanı'nın küçük oğlunun komutasında 350 kadar asker de vardı. Ayrıca taraftarları sayesinde Yeniçeri Ocağı'nın desteğini de elde etmişti. Şehzade Selim'in oğlu Süleyman evvela Şarkı Karahisar'a tayin edilmiş, ancak Şehzade Ahmet'in kendisine yakınlığı sebebiyle itiraz ettiğinden Bolu'ya nakledilmiş. Şehzade Ahmet bu sefer de kendisi ile İstanbul arasında rakibi Selim'in oğlunun bulunmasını istemediğinden buna da itiraz etmiş ve bu itirazı da kabul edilmiştir. Bu defa da Şehzade Selim, oğlu Süleyman'a kendi sancağı olan Trabzon'a uzak yerlerden sancak gösterildiğinden bu yerlere karşı çıkmış ve oğlunun kendi yakınında olmasını ısrarla talep etmiş, Şarkı Karahisar veya Kefe sancaklarından birinin verilmesini istemiştir. Tüm bunların sonucunda Süleyman Kefe sancağına atanmıştı. Kendisi İstanbul'a uzak olduğundan çabuk ve muntazam haber alamıyordu. Bu nedenle devlet merkezine yakın bir yere nakledilmek istiyordu. Bu maksada uygun olarak Rumeli'de bir sancak istedi ve hemen Kefe'den, Kırım'dan Tuna'ya doğru yürüdü. Kendisine Trabzon'a ilaveten Kefe verildi ise de bunu kabul etmedi. Şehzade Selim'e nasihat vermesi amacıyla ulemadan kişiler yollansa da Selim bunları geri çevirdi. Anadolu'da nereyi istersen verelim önerisi gelse de istediği gibi bir cevap alamayınca derhal Kırım Hanı'ndan aldığı kuvvetle Silistre yoluyla Rumeli'ye (Balkanlar'a) geldi. Ulemalar tekrar yollansa da, Selim buna da kesin olarak red cevabı vermiştir. Ayrıca Şehzade Selim bu hareketinden önce, Şehzade Korkut da babasından izin almaksızın Antalya'dan kalkıp Manisa'ya gitmişti. Bu hareketleri doğru bulmayan Şehzade Ahmet, babası II.Bayezit'ten Korkut ve Selim'in öldürtmek için izin istemişse de Bayezit bunu kabul etmemiştir.
Şehzade Selim'in Rumeli'ye geçişi İstanbul'da duyulunca, Selim üzerine asker sevkedilmesi gündeme gelmişti. Bunu haber alan Selim asi olmadığını, babasına saygılarını arzetmek için geldiğini beyan etmiş ve kendisine nasihat için babası tarafından yollanan elçiye itibar etmiş, bunun üzerine İstanbul'a dönen elçi şehzadenin babasının elini öpmek için geldiğini söylemiştir. Selim karşıtları bu oyunu kabul etmeyerek Selim'in üzerine Rumeli Beylerbeyi Hasan Paşa'yı göndermişler, ancak Hasan Paşa savaşmaksızın Edirne'ye dönmüştür. Bunun üzerine padişah II.Bayezit bizzat Selim'e karşı harekete geçmiştir. Padişah Bayezit yaşlı olduğundan arabayla hareket etmiş ve Çukurçayır'da Selim'in ordugahının karşısına gelmişti. Selim karşı taraftan taaruz olmadıkça, kesinlikle saldırılmamasını emretmiştir. Bayezid'e binmiş olduğu arabanın penceresinden elini öpmeye gelen oğlunun kuvvetleri gösterilince Bayezit duygulanmış, Rumeli akıncı ve sancakbeylerinin de etkisiyle, savaştan vazgeçilerek taraflar arasında bir anlaşma yapılmıştır. Buna göre; veliaht yapılacağı dedikoduları olan Şehzade Ahmet'in veliaht yapılmayacağı temin edildi ve Bayezit tarafından şehzadelerinden hiçbirini diğerine tercih edip veliaht yapmayacağına dair ahidname yazdırıldı. Ayrıca Selim'e Rumeli'den istediği Semendire Sancağı verilmiş, bununla beraber bu sancağa Alacahisar ve İzvorvik Sancakları da ilave edilmiştir.
Karaman Valisi oğlu Şehzade Şehenşah'ın ölüm haberini alan Padişah II.Bayezit, saltanattan kesin olarak çekilmeye yerine şehzade Ahmet'in geçmesine karar verdi. Bayezit'in verdiği ahidname'ye uymadığını anlayan Şehzade Selim, 40.000 kişilik kuvvetle, Çorlu'da babasının bulunan kuvvetlerinin olduğu ovaya girdi. Ağustos 1511 tarihindeki savaş sonunda Selim kuvvetleri yenildiler. Şehzade takip edenlerin elinden zorla kurtularak Karadeniz sahiline geldi ve kendisine katılanlarla İğne Ada'dan gemiyle Kefe'ye gitti. Selim'in bu mağlubiyeti üzerine, Ahmet'e derhal İstanbul'a gelmesi yazıldı. Veziriazam Hersekzade, daha önce verilen ahidnameye sadık kalınması, hiçbirinin bir diğerine tercih edilmemesini savundu. Ayrıca askerin Selim'den taraf olduğunu, Kapıkulu Ocakları'nın Şehzade Ahmet tarafına çevirdikten sonra saltanatı terketmesini ve Ahmet'i İstanbul'a getirtmeyerek Karaman'da alıkoymasını padişaha arz ettiyse de bu sözü dinlenmedi. Şehzade Ahmet İstanbul'a vardığının ertesi günü padişah ilan edildi.
Şehzade Selim'in Rumeli'ye geçişi İstanbul'da duyulunca, Selim üzerine asker sevkedilmesi gündeme gelmişti. Bunu haber alan Selim asi olmadığını, babasına saygılarını arzetmek için geldiğini beyan etmiş ve kendisine nasihat için babası tarafından yollanan elçiye itibar etmiş, bunun üzerine İstanbul'a dönen elçi şehzadenin babasının elini öpmek için geldiğini söylemiştir. Selim karşıtları bu oyunu kabul etmeyerek Selim'in üzerine Rumeli Beylerbeyi Hasan Paşa'yı göndermişler, ancak Hasan Paşa savaşmaksızın Edirne'ye dönmüştür. Bunun üzerine padişah II.Bayezit bizzat Selim'e karşı harekete geçmiştir. Padişah Bayezit yaşlı olduğundan arabayla hareket etmiş ve Çukurçayır'da Selim'in ordugahının karşısına gelmişti. Selim karşı taraftan taaruz olmadıkça, kesinlikle saldırılmamasını emretmiştir. Bayezid'e binmiş olduğu arabanın penceresinden elini öpmeye gelen oğlunun kuvvetleri gösterilince Bayezit duygulanmış, Rumeli akıncı ve sancakbeylerinin de etkisiyle, savaştan vazgeçilerek taraflar arasında bir anlaşma yapılmıştır. Buna göre; veliaht yapılacağı dedikoduları olan Şehzade Ahmet'in veliaht yapılmayacağı temin edildi ve Bayezit tarafından şehzadelerinden hiçbirini diğerine tercih edip veliaht yapmayacağına dair ahidname yazdırıldı. Ayrıca Selim'e Rumeli'den istediği Semendire Sancağı verilmiş, bununla beraber bu sancağa Alacahisar ve İzvorvik Sancakları da ilave edilmiştir.
Karaman Valisi oğlu Şehzade Şehenşah'ın ölüm haberini alan Padişah II.Bayezit, saltanattan kesin olarak çekilmeye yerine şehzade Ahmet'in geçmesine karar verdi. Bayezit'in verdiği ahidname'ye uymadığını anlayan Şehzade Selim, 40.000 kişilik kuvvetle, Çorlu'da babasının bulunan kuvvetlerinin olduğu ovaya girdi. Ağustos 1511 tarihindeki savaş sonunda Selim kuvvetleri yenildiler. Şehzade takip edenlerin elinden zorla kurtularak Karadeniz sahiline geldi ve kendisine katılanlarla İğne Ada'dan gemiyle Kefe'ye gitti. Selim'in bu mağlubiyeti üzerine, Ahmet'e derhal İstanbul'a gelmesi yazıldı. Veziriazam Hersekzade, daha önce verilen ahidnameye sadık kalınması, hiçbirinin bir diğerine tercih edilmemesini savundu. Ayrıca askerin Selim'den taraf olduğunu, Kapıkulu Ocakları'nın Şehzade Ahmet tarafına çevirdikten sonra saltanatı terketmesini ve Ahmet'i İstanbul'a getirtmeyerek Karaman'da alıkoymasını padişaha arz ettiyse de bu sözü dinlenmedi. Şehzade Ahmet İstanbul'a vardığının ertesi günü padişah ilan edildi.
Şehzade Ahmet'in hükümdarlığını tanımayan yeniçeriler, bununla kalmayıp içlerinde devlet ileri gelenlerinin evlerinin de olduğu birçok evi talan ettiler. Yeniçeriler, Şehzade Selim'e sadakat göstererek onun gelmesi ve veliaht olması gerektiğinde ısrar etti. Bunu haber alan Ahmet Anadolu'ya döndü. Şehzade Selim karşıtları bunun üzerine Şehzade Korkut'u Padişah yapma düşüncesiyle kendisini acele İstanbul'a davet ettiklerine dair haber yolladılar. Bunun üzerine İstanbul'a gelen Korkut'a yeniçeriler saygı gösterse de, Yavuz Sultan Selim'den başkasını istemediklerini söyleyip ayaklandılar. Bu durum üzerine zor duruma düşen ve artık hükmü ve nüfuzu kalmayan Sultan II.Bayezit, Şehzade Selim'i İstanbul'a davet etti. II.Bayezit başlangıçta saltanattan çekilmeye yanaşmayarak Selim'e, Şah İsmail üzerine yapılacak sefere Serdar tayin etmeyi teklif etsede, Şehzade Selim ordunun başında hükümdarın bulunması gerektiğini söyleyerek bu teklifi reddetti. Bayezit oğlunun Padişah olma isteği ve asker ile bazı devlet adamlarının Selim'den taraf olduğunu görünce saltanatı I.Selim'e terketti. Sultan Selim'in cülusu da 23 Mayıs'ta gerçekleştirilmiştir. Padişah Bayezit tahttan çekilip istirahat edeceği Dimetoka'ya gitmek üzere yola çıksa da Dimetoka'ya varamadan Çorlu civarında ansızın vefat etti. Bu konuda kayıtlar Bayezit'in, yolda giderken hastalandığından ya da ihtiyarlığından dolayı eceliyle öldüğünü söylese de, bazı kaynaklar zehirlenerek öldüğünden bahsetmektedir. Ayrıca Şehzade Ahmet, Memlük Sultanı'na yazdığı mektupta babası II.Bayezit'in hastalanarak vefat ettiği duyurulduktan sonra halk arasında vefatının kardeşi Şehzade Selim tarafından yapıldığı görüşünün yaygın olduğunu yazmıştır.
Şehzade Selim'in Osmanlı tahtına oturması sorunlu olmuştur. Babası II.Bayezit başta olmak üzere devlet erkanınca müstakbel padişah olarak görülen Şehzade Ahmet, Yavuz'un iktidarı ele geçirmesini hazmedememiştir. Ahmet, Konya'da hükümdarlığını ilan etmekle kalmamış, 19 Haziran 1512'de oğlu Alaaddin'i göndererek Bursa'yı da ele geçirmiştir. Alaaddin, Bursa Subaşını öldürterek padişahlık alameti olan hutbeyi babası Şehzade Ahmet adına okutmuştur. Bu duruma karşılık Şehzade Selim, 29 Temmuz 1512'de Bursa'ya geçerek Alaaddin'i şehri terke zorlamıştır. Bu olayın üzerine, Şehzade Ahmet taraftarı olan ve onunla gizli iletişimi de olan Sadrazam Koca Mustafa Paşa'yı idam ettiren Yavuz Sultan Selim, 4. defa Hersekzade Ahmet Paşa'yı sadrazamlığa getirmiştir. Yavuz, sorun çıkarmaması için, Saruhan valisiyken ölen Şehzade Mahmut'un oğulları Kastamonu Beyi Orhan (1494-1512), Emirhan ve Sinop Beyi Musa'yı, (1490- 1512) Şehzade Alemşah'ın oğlu Çankırı Beyi Osman'ı ve babasının ölümü üzerine Konya'ya tayin edilen Şehzade Şehenşah'ın oğlu Mehmet Bey'i ortadan kaldırtmıştır. Yavuz Sultan Selim'in padişahlığını tanıyan öz ağabeyi Şehzade Korkut bunun üzerine Saruhan Sancak beyliği'ne tayin edilmiştir. I.Selim, öz ağabeyinin fikrini öğrenmek için, bazı devlet adamlarının ağzından padişah olmasını arzu eder tarzda mektuplar yazdırmış, Şehzade Korkut’un, mektuplara olumlu cevaplar vermesi üzerine Manisa kuşatılmıştır. 1513'te Bergama yakınlarında yakalanmıştır. Ardından Sultan Selim, ağabeyini 9 Mart 1513'te yay kirişiyle boğdurtmuştur. Devlet adamlarının ağzından Şehzade Ahmet'e mektuplar yazılarak, şehzadelerin ve veziriazam Koca Mustafa Paşa'nın öldürülmesinden ve zor durumda olduklarından şikayet etmişler. Şehzade Ahmet'i ilk çarpışmada kendisine iltihak edeceklerine inandırmışlardı. Bunun üzerine Ahmet Bursa üzerine yürümüş fakat Yenişehir Ovası'nda yapılan mücadeleyi kaybetmiştir. Daha sonra esir edilen Ahmet, Kapıcıbaşı Sinan Ağa'ya boğdurulmuştur. Devlete isyan suçunun had cezası olarak idam olunan Şehzade Ahmet, böylece 38 gün önce idam edilen kardeşi Şehzade Korkut'la aynı kaderi paylaşmıştır. Bu yolla Selim tahtın tek hakimi konumuna gelmiştir (Ocak 1514). Sadece Şehzade Ahmet'in Kasım adındaki oğlu Memlüklere iltica etti ve Murat adındaki diğer oğlu ise Şah İsmail'in yanında bir süre kaldı. Murat, İran'da sancakbeyi derecesinde bir hizmetteyken vefat etti.
Şehzade Selim'in Osmanlı tahtına oturması sorunlu olmuştur. Babası II.Bayezit başta olmak üzere devlet erkanınca müstakbel padişah olarak görülen Şehzade Ahmet, Yavuz'un iktidarı ele geçirmesini hazmedememiştir. Ahmet, Konya'da hükümdarlığını ilan etmekle kalmamış, 19 Haziran 1512'de oğlu Alaaddin'i göndererek Bursa'yı da ele geçirmiştir. Alaaddin, Bursa Subaşını öldürterek padişahlık alameti olan hutbeyi babası Şehzade Ahmet adına okutmuştur. Bu duruma karşılık Şehzade Selim, 29 Temmuz 1512'de Bursa'ya geçerek Alaaddin'i şehri terke zorlamıştır. Bu olayın üzerine, Şehzade Ahmet taraftarı olan ve onunla gizli iletişimi de olan Sadrazam Koca Mustafa Paşa'yı idam ettiren Yavuz Sultan Selim, 4. defa Hersekzade Ahmet Paşa'yı sadrazamlığa getirmiştir. Yavuz, sorun çıkarmaması için, Saruhan valisiyken ölen Şehzade Mahmut'un oğulları Kastamonu Beyi Orhan (1494-1512), Emirhan ve Sinop Beyi Musa'yı, (1490- 1512) Şehzade Alemşah'ın oğlu Çankırı Beyi Osman'ı ve babasının ölümü üzerine Konya'ya tayin edilen Şehzade Şehenşah'ın oğlu Mehmet Bey'i ortadan kaldırtmıştır. Yavuz Sultan Selim'in padişahlığını tanıyan öz ağabeyi Şehzade Korkut bunun üzerine Saruhan Sancak beyliği'ne tayin edilmiştir. I.Selim, öz ağabeyinin fikrini öğrenmek için, bazı devlet adamlarının ağzından padişah olmasını arzu eder tarzda mektuplar yazdırmış, Şehzade Korkut’un, mektuplara olumlu cevaplar vermesi üzerine Manisa kuşatılmıştır. 1513'te Bergama yakınlarında yakalanmıştır. Ardından Sultan Selim, ağabeyini 9 Mart 1513'te yay kirişiyle boğdurtmuştur. Devlet adamlarının ağzından Şehzade Ahmet'e mektuplar yazılarak, şehzadelerin ve veziriazam Koca Mustafa Paşa'nın öldürülmesinden ve zor durumda olduklarından şikayet etmişler. Şehzade Ahmet'i ilk çarpışmada kendisine iltihak edeceklerine inandırmışlardı. Bunun üzerine Ahmet Bursa üzerine yürümüş fakat Yenişehir Ovası'nda yapılan mücadeleyi kaybetmiştir. Daha sonra esir edilen Ahmet, Kapıcıbaşı Sinan Ağa'ya boğdurulmuştur. Devlete isyan suçunun had cezası olarak idam olunan Şehzade Ahmet, böylece 38 gün önce idam edilen kardeşi Şehzade Korkut'la aynı kaderi paylaşmıştır. Bu yolla Selim tahtın tek hakimi konumuna gelmiştir (Ocak 1514). Sadece Şehzade Ahmet'in Kasım adındaki oğlu Memlüklere iltica etti ve Murat adındaki diğer oğlu ise Şah İsmail'in yanında bir süre kaldı. Murat, İran'da sancakbeyi derecesinde bir hizmetteyken vefat etti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder