1402'de Ankara Savaşı'nda Osmanlı ordusunun sol kanadı komutanı olan Süleyman Çelebi yenilgiden sonra Yıldırım Bayezit'in veziriazamı olan Çandarlı Ali Paşa ile birlikte Timur birliklerinin kovalamasıyla Rumeli'ye doğru kaçmaya başladılar. Timur birlikleri Bursa'ya girip şehri yakıp yıkıp talan ettiler. Süleyman Çelebi Ağustos 1402'de Gelibolu'ya geldi. Venedik ve Ceneviz gemileri onu ve askerlerini Rumeli yakasına taşıdılar. Yabancıların bu fena inancı Timur'un çok kızmasına neden oldu ve belki de Timur'un başlarında Tatar ordularının ta İzmir'e gidip Anadolu da önemli bir Hristiyan kalesi ve deniz üssü olan İzmir'i kuşatıp bütün Hristiyan savunucularının öldürülüp kesik başlarından piramitler yapılmasına bir neden oldu.
Süleyman Çelebi Rumeli'deki Osmanlı bölgelerine hakim olmak için Bizans desteğini almak üzere o zaman Avrupa'da bulunan Bizans İmparatoru II.Manuel Palaiologos yerine taht naipliği yapan VII.Yannis Palaiologos ile müzakerelere girişti. Yıl sonunda müzakereler sona erip 1403 başında şahsen Emir Süleyman ile Bizans taht naibi, Venedik, Genova, Rodos San Jean Şövalyeleri, Sırp Despotu Stefan Lazeraviç ve Latin Naksos Dükü arasında bir barış anlaşması imzalandı. Bu anlaşmaya göre Bizans Osmanlılara vasal olmaktan çıkacak ve yıllık tazminat ödemeyi durduracak ve buna karşılık Süleyman Çelebi hükümdarlığı Bizans'ın üst egemenliğini kabul edecekti. İyi niyetini göstermek için Süleyman Çelebi Bizans'a Ege kıyılarında Selanik ve civarını, Aynaroz yarımadasını, bazı Ege adalarını ve Karadeniz kıyılarında Boğaz'a girişten ta Nişabur'a kadar araziyi geri verecekti. İtalyan denizci şehirlerine Osmanlı ülkelerinde daha fazla ticari imtiyazlar sağlanacaktı. Osmanlılar ellerindeki bütün Bizans ve diğer imzalayıcı ülke esirlerini geri teslim edilecekti. Osmanlı gemileri Çanakkale ve İstanbul boğazlarına Bizans İmparatorluğu'ndan izin almadan girmeyeceklerdi. Buna karşılık anlaşmayı imzalayan bütün ülkeler Süleyman Çelebi'yi başkenti Edirne'de bulunan Osmanlı Devleti'nin hükümdarı olarak kabul edeceklerdi. Bu haberi Avrupa'da Venedik'te alan II.Manuel Palaiologos hemen İstanbul'a geri döndü ve kendi imzasını atarak bu anlaşmayı kabul etti.
1402'de Edirne'de tahta oturan Süleyman Çelebi başveziri Çandarlı Ali Paşa aracılığı ile sivil ve asker kadroların ve 1403 başındaki barış anlaşmasından sonra komşu ülkelerin desteğini almış meşru hükümdar olmuştu. Süleyman Çelebi bundan sonra Edirne'de sarayda içki alemleri ile iyi vakit geçirmeye kendini terk etti. Bu sırada Sırp despotluğunda Stefan Lazaroviç ile Jorg Brankoviç arasında çıkan mücadeleden faydalanarak Sırbistan üzerindeki gücünü artırdı. Fakat Anadolu'yu alıp eski Osmanlı Devleti'ni yenileme idealinden hiç vazgeçmedi. Bu nedenle 1403'te kendine sığınan kardeşi İsa Çelebi'ye büyük bir ordu vererek onu Anadolu'ya gönderdi. Ama İsa Çelebi başarılı olamadı. 1406'da Mehmet Çelebi İsa Çelebi'yi elimine edince, Süleyman Çelebi Anadolu'yu ele geçirme emeline daha kuvvetle sarıldı ve kuvvetlerini toplayıp Anadolu yakasına geçti. Mehmet Çelebi orada bulunmazken Bursa'ya hücum edip şehri eline geçirdi. Kardeşine karşı koyamayacağını anlayan Mehmet Çelebi Amasya'ya çekildi. Başvezir Çandarlı Ali Paşa'nın başarılı bir manevrasıyla Ankara'yı aldı ve kardeşinin geride bıraktığı yerleşkeleri talan etti. Mehmet Çelebi yeniden Bursa üzerine yürüdü. İki ordu Yenişehir ovasında karşı karşıya geldiler. Fakat Süleyman Çelebi'nin başveziri Çandarlı Ali Paşa çeşitli manevralarla Mehmet Çelebi ordusunun danışmanlarını kandırıp ordunun savaşa girmeden dağılmasına neden oldu. Mehmet Çelebi bu sefer ordusuz olarak tekrar Amasya'ya kaçmak zorunda kaldı.
Süleyman Çelebi Bursa'da içki ve eğlenceye devama başladı. 1406'da tekrar başını kaldırıp Timur'un Karamanoğlulara vermiş olduğu Sivrihisar kalesini eline geçirdi. Akıncıları Karaman ülkesine hücuma geçtiler. Aydınoğlu Cüneyt Bey ve Menteşeoğlu İlyas Bey Süleyman Çelebi'nin üst egemenliğini tanımak zorunda kaldılar. 1406'da Süleyman Çelebi'nin bu başarısının mimarı olan ve I. Murad dönemi sonundan beri 20 yıldır başvezirlik yapmış olan Çandarlı Ali Paşa öldü. Bu deneyimli devlet adamının ölümü Süleyman Çelebi için bir güç doruğu oldu ve bundan sonra Emir Süleyman gücünün çöküşü başladı. Buna bir neden Süleyman Çelebi'nin Anadolu'ya önem verip Rumeli'de bulunan gazi akıncı ve göçmen Türkmenlerin taht üzerindeki etkili güçlerini azaltması olmuştu. 1409'da Mehmet Çelebi yeni bir strateji uygulamaya koydu. Buna göre kardeşi Musa Çelebi ile anlaşarak onu Rumeli'ye Eflak üzerinden gönderecekti ve o Süleyman Çelebi'yi Rumeli'de oyalayıp hatta mağlup ederken Mehmet Çelebi Anadolu'yu ve Bursa'yı ele geçirecekti. Süleyman Çelebi, kardeşi Musa Çelebi'nin Eflak'a gidip orada bir ordu toplama haberini Ayasoluk'ta iken öğrendi. Yanına İzmiroğlu Cüneyt Bey'i alıp Bizans desteğini sağlayıp hemen hızla Rumeli'ye geçti ve Edirne'ye gitti. Musa Çelebi'nin hücumlarına karşı durabilmek için, olabilecek anlaşmazlıklar, Trakya'nın emniyeti Boğazlardan rahat geçişi sağlamak amacıyla o sonbahar Emir Süleyman İstanbul'a gitti. Görüşmelerde Bizans İmparatoru II.Manuel'e "sevgili baba" diyerek hitap ederek Musa'nın hücumlarına Bizans desteği olmadan karşı koyamıyacağını bildirdi. Musa Çelebi'nin Bizans'a karşı çok daha sert bir politika güdeceğini bilen ve Yıldırım'ın İstanbul kuşatmaları halen aklında olan İmparator II.Manuel ile Süleyman Çelebi bir destekleme anlaşması imzaladılar. Bizans'a iyi niyetini açığa koymak için Emir Süleyman genç erkek kardeşi Kasım'ı ve kız kardeşi Fatıma'yı Bizans'a rehin olarak verdi ve Epir Despotu Teodor'un gayri-meşru kızı ve İmparator'un yeğeni olan bir genç kızı da kendi karısı olarak aldı. Hemen ardından Karamanoğulları'yla da barış anlaşması yaptı.
Bu stratejisinin birinci aşamasında başarılı olan Mehmet Çelebi ise hemen Bursa'ya girip Anadolu yönetimini eline aldı. 1410'da Musa Çelebi Eflak Voyvodası'nın kızı ile evlenip Eflak, Bulgar ve Sırp desteği ile Rumeli sınır boylarında yerleşmiş Türkmenlerden bir ordu toplamayı başardı. O yıl Edirne ile Eyüp arasındaki arazide Süleyman Çelebi ile Musa Çelebi orduları arasında arka arkaya bir sıra çarpışmalar ve baskınlar ile savaş başladı. Haziran ve Temmuz 1410'daki ilk çatışmalarda Süleyman Çelebi üstün gelmekle beraber, kendisi pek o kadar savaşcı bir kişi değildi. Süleyman Çelebi Edirne sarayına çekilip tekrar içki ve eğlenceye daldı. Etrafındakiler bu durumdan, özellikle Hristiyanlara karşı çok iyi davranması ve vaktini içki ve eğlenceye vermesinden, hoşnut değillerdi ve önemli önemsiz birçok taraftarı Süleyman Çelebi yanından ayrıldı. En sonunda 17 Şubat 1411'de bir kış havası altında Musa Çelebi Edirne'yi bastı ve demoralize olmuş olan Süleyman Çelebi taraftarları buna karşı koyamadı. Süleyman Çelebi o sırada sarhoş ve bir hamam aleminde bulunmaktaydı. Kendisine kardeşinin baskınından haber getiren yandaşlarını çok sinirli bir şekilde kovmaktaydı ve hatta ceza olarak bazılarının sakal ve bıyıklarını tıraş ettirdi. Sonunda aklı başına gelip gece karanlığında yanında çok az sayıda adamıyla İstanbul'a doğru kaçmaya koyuldu. Döğenciler köyüne geldiği zaman kılavuzu ihanet edip köylülere onun kimliğini bildirip onları kışkırttı ve köylüler de sırf Musa Çelebi'den bahşiş alabilmek gayesiyle Süleyman Çelebi'yi öldürdükleri rivayet edilir.
1402'de Edirne'de tahta oturan Süleyman Çelebi başveziri Çandarlı Ali Paşa aracılığı ile sivil ve asker kadroların ve 1403 başındaki barış anlaşmasından sonra komşu ülkelerin desteğini almış meşru hükümdar olmuştu. Süleyman Çelebi bundan sonra Edirne'de sarayda içki alemleri ile iyi vakit geçirmeye kendini terk etti. Bu sırada Sırp despotluğunda Stefan Lazaroviç ile Jorg Brankoviç arasında çıkan mücadeleden faydalanarak Sırbistan üzerindeki gücünü artırdı. Fakat Anadolu'yu alıp eski Osmanlı Devleti'ni yenileme idealinden hiç vazgeçmedi. Bu nedenle 1403'te kendine sığınan kardeşi İsa Çelebi'ye büyük bir ordu vererek onu Anadolu'ya gönderdi. Ama İsa Çelebi başarılı olamadı. 1406'da Mehmet Çelebi İsa Çelebi'yi elimine edince, Süleyman Çelebi Anadolu'yu ele geçirme emeline daha kuvvetle sarıldı ve kuvvetlerini toplayıp Anadolu yakasına geçti. Mehmet Çelebi orada bulunmazken Bursa'ya hücum edip şehri eline geçirdi. Kardeşine karşı koyamayacağını anlayan Mehmet Çelebi Amasya'ya çekildi. Başvezir Çandarlı Ali Paşa'nın başarılı bir manevrasıyla Ankara'yı aldı ve kardeşinin geride bıraktığı yerleşkeleri talan etti. Mehmet Çelebi yeniden Bursa üzerine yürüdü. İki ordu Yenişehir ovasında karşı karşıya geldiler. Fakat Süleyman Çelebi'nin başveziri Çandarlı Ali Paşa çeşitli manevralarla Mehmet Çelebi ordusunun danışmanlarını kandırıp ordunun savaşa girmeden dağılmasına neden oldu. Mehmet Çelebi bu sefer ordusuz olarak tekrar Amasya'ya kaçmak zorunda kaldı.
Süleyman Çelebi Bursa'da içki ve eğlenceye devama başladı. 1406'da tekrar başını kaldırıp Timur'un Karamanoğlulara vermiş olduğu Sivrihisar kalesini eline geçirdi. Akıncıları Karaman ülkesine hücuma geçtiler. Aydınoğlu Cüneyt Bey ve Menteşeoğlu İlyas Bey Süleyman Çelebi'nin üst egemenliğini tanımak zorunda kaldılar. 1406'da Süleyman Çelebi'nin bu başarısının mimarı olan ve I. Murad dönemi sonundan beri 20 yıldır başvezirlik yapmış olan Çandarlı Ali Paşa öldü. Bu deneyimli devlet adamının ölümü Süleyman Çelebi için bir güç doruğu oldu ve bundan sonra Emir Süleyman gücünün çöküşü başladı. Buna bir neden Süleyman Çelebi'nin Anadolu'ya önem verip Rumeli'de bulunan gazi akıncı ve göçmen Türkmenlerin taht üzerindeki etkili güçlerini azaltması olmuştu. 1409'da Mehmet Çelebi yeni bir strateji uygulamaya koydu. Buna göre kardeşi Musa Çelebi ile anlaşarak onu Rumeli'ye Eflak üzerinden gönderecekti ve o Süleyman Çelebi'yi Rumeli'de oyalayıp hatta mağlup ederken Mehmet Çelebi Anadolu'yu ve Bursa'yı ele geçirecekti. Süleyman Çelebi, kardeşi Musa Çelebi'nin Eflak'a gidip orada bir ordu toplama haberini Ayasoluk'ta iken öğrendi. Yanına İzmiroğlu Cüneyt Bey'i alıp Bizans desteğini sağlayıp hemen hızla Rumeli'ye geçti ve Edirne'ye gitti. Musa Çelebi'nin hücumlarına karşı durabilmek için, olabilecek anlaşmazlıklar, Trakya'nın emniyeti Boğazlardan rahat geçişi sağlamak amacıyla o sonbahar Emir Süleyman İstanbul'a gitti. Görüşmelerde Bizans İmparatoru II.Manuel'e "sevgili baba" diyerek hitap ederek Musa'nın hücumlarına Bizans desteği olmadan karşı koyamıyacağını bildirdi. Musa Çelebi'nin Bizans'a karşı çok daha sert bir politika güdeceğini bilen ve Yıldırım'ın İstanbul kuşatmaları halen aklında olan İmparator II.Manuel ile Süleyman Çelebi bir destekleme anlaşması imzaladılar. Bizans'a iyi niyetini açığa koymak için Emir Süleyman genç erkek kardeşi Kasım'ı ve kız kardeşi Fatıma'yı Bizans'a rehin olarak verdi ve Epir Despotu Teodor'un gayri-meşru kızı ve İmparator'un yeğeni olan bir genç kızı da kendi karısı olarak aldı. Hemen ardından Karamanoğulları'yla da barış anlaşması yaptı.
Bu stratejisinin birinci aşamasında başarılı olan Mehmet Çelebi ise hemen Bursa'ya girip Anadolu yönetimini eline aldı. 1410'da Musa Çelebi Eflak Voyvodası'nın kızı ile evlenip Eflak, Bulgar ve Sırp desteği ile Rumeli sınır boylarında yerleşmiş Türkmenlerden bir ordu toplamayı başardı. O yıl Edirne ile Eyüp arasındaki arazide Süleyman Çelebi ile Musa Çelebi orduları arasında arka arkaya bir sıra çarpışmalar ve baskınlar ile savaş başladı. Haziran ve Temmuz 1410'daki ilk çatışmalarda Süleyman Çelebi üstün gelmekle beraber, kendisi pek o kadar savaşcı bir kişi değildi. Süleyman Çelebi Edirne sarayına çekilip tekrar içki ve eğlenceye daldı. Etrafındakiler bu durumdan, özellikle Hristiyanlara karşı çok iyi davranması ve vaktini içki ve eğlenceye vermesinden, hoşnut değillerdi ve önemli önemsiz birçok taraftarı Süleyman Çelebi yanından ayrıldı. En sonunda 17 Şubat 1411'de bir kış havası altında Musa Çelebi Edirne'yi bastı ve demoralize olmuş olan Süleyman Çelebi taraftarları buna karşı koyamadı. Süleyman Çelebi o sırada sarhoş ve bir hamam aleminde bulunmaktaydı. Kendisine kardeşinin baskınından haber getiren yandaşlarını çok sinirli bir şekilde kovmaktaydı ve hatta ceza olarak bazılarının sakal ve bıyıklarını tıraş ettirdi. Sonunda aklı başına gelip gece karanlığında yanında çok az sayıda adamıyla İstanbul'a doğru kaçmaya koyuldu. Döğenciler köyüne geldiği zaman kılavuzu ihanet edip köylülere onun kimliğini bildirip onları kışkırttı ve köylüler de sırf Musa Çelebi'den bahşiş alabilmek gayesiyle Süleyman Çelebi'yi öldürdükleri rivayet edilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder