Meşrutiyet: Hükümdarla yönetilen bir ülkede hükümdarın başkanlığı altında parlamento yönetimine dayanan hükümet biçimidir. Bir hükümdarın yetkilerini demokratik bir anayasa ile "şarta bağlamak" yani halkla hükümdar arasında bir yetki paylaşmasına gidilmesidir.
I. Meşrutiyet Dönemi (1876 - 1878)
– Tanzimat ve Islahat Fermanları, Osmanlı Devleti’nin ve toplumun yenileşmesi, çağdaşlaşması için önemli adımlar olmakla birlikte yeterli değildi. Bu belgeler, padişahın iradesiyle yayınlanan buyruklardı. Bunlara göre çıkarılması gereken yasalar da yine padişahların iradesini temsil ediyordu. Yani Osmanlı Devleti’nin yönetim biçimi yine “mutlakiyet” idi.
– Yapılan yenilikler imparatorluktan ayrılma hareketlerini önleyemiyordu. Gerçekte bu ayrılıkçı hareketler, Avrupa’da gelişen ulusçuluk akımının sonuçları olduğu halde, bazı Osmanlı aydınları, bu ayrılıkçı hareketlerin nedenini bir ölçüde haklı olarak, devletin mutlakiyetle yönetilmesine bağlıyordu.
Osmanlı aydınları: Öncülüğünü Namık Kemal ve Ziya Paşa’nın yaptığı ve bizde “Yeni Osmanlılar” Avrupa’da ise “Genç Türkler” adlarıyla anılan aydınlar, imparatorluğun dağılışını önlemek için “meşrutiyet” yönetimine geçilmesi gerektiğini savunuyorlardı. Başta Mithat Paşa olmak üzere bazı devlet adamları meşrutiyetin ilanıyla Avrupa’nın içişlerimize karışmalarının da önlenebileceğine inanıyorlardı.
– Mithat Paşa önderliğinde Genç Osmanlılar, meşrutiyete karşı olan Abdülaziz’i tahttan indirerek, V. Murat’ı tahta çıkardılar. Kısa sürede V. Murat’ın devleti yönetemeyeceği anlaşılınca, meşrutiyeti ilan edeceğine söz veren II. Abdülhamit’i tahta çıkardılar (31 Ağustos 1876).
– Bu sırada; Rusya’nın Panislavist propaganda ve kışkırtmaları sonucunda 1875’te Hersek’te çıkan ayaklanma önlenememiş ve Balkanlara yayılmıştı. İngiltere, Balkan sorunlarını görüşmek için Paris Antlaşması’nı imzalamış olan devletlerin katılımıyla bir konferans toplanmasını önerdi. Osmanlı, bunun kendi içişlerine karışılması olduğunu söyleyerek itiraz ettiyse de etkili olamadı ve konferansın İstanbul’da toplanması kararlaştırıldı.
İstanbul (Tersane) Konferansı: Balkan sorunlarını görüşmek bahanesiyle 23 Aralık 1876’da toplanan konferansta, Sırbistan ve Karadağ’ın topraklarının genişletilmesi, Bosna – Hersek ve Bulgaristan’da özerk yönetimler kurulması yolunda alınan kararlar, Osmanlı Devleti tarafından reddedildi. Konferans 20 Ocak 1877’de dağıldı.
– Bu durum meşrutiyet taraftarlarını harekete geçirdi. Bir kurul oluşturuldu ve bu kurul Osmanlı için anayasa görevi görecek olan Kanun-i Esasi’yi hazırladı. Kanun-i Esasi İstanbul Konferansı’nın çalışmaya başlayacağı 23 Aralık 1876’da ilan edildi. Konferansın açılışında söz alan Osmanlı temsilcisinin, artık meşrutiyet ilan edildiğine göre bu toplantıya gerek kalmadığını söylemesi, meşrutiyetin ilanı ile dış müdahalenin engellenmek istendiğinin göstergesidir. Ancak meşrutiyetin ilanı Avrupa devletleri üzerinde etkili olmadı ve konferans çalışmalarına devam etti.
23 Aralık 1876 da ilan edilen anayasa aslında özgürlükçü bir rejim getirmiyordu:
• Egemenlik kayıtsız şartsız Osmanlı ailesine aitti.
• Osmanlı vatandaşlarının siyasi parti kurma ve toplantı özgürlükleri yoktu.
• Padişahın yetkileri İslam hukuku ile sınırlandırılmıştı.
• Tek yenilik bir kanadını halkın (Mebusan Meclisi) bir kanadını padişahın (Ayan Meclisi) seçtiği bir parlamento kurulmasıydı.
• Parlamentoya yasama yetkisi verilmemişti.
• Hükümet padişaha karşı sorumluydu.
• Meclisi açma-kapama yetkisi padişaha aittir.
Sonuçta padişahın mutlak ve monarşik niteliği bu rejimde de değişmiyordu.
– İlk Osmanlı Mebusan Meclisi 20 Mart 1877’de padişah tarafından açıldı ve bu meclisin çalışmaları 14 Şubat
1878’e kadar sürdü. II.Abdülhamit, 1877’de başlayan Osmanlı – Rus Savaşı’nı (93 Harbi) bahane ederek Mebusan Meclisini süresiz olarak kapatarak meşrutiyet yönetimine son verdi.
İstibdat yönetimi: Osmanlı İmparatorluğu Avrupa devletleri arasında paylaşılırken, II.Abdülhamit’in baskıcı mutlak yönetimi gitgide ağırlaşıyordu. Söz, yazı ve toplanma özgürlükleri kaldırıldı. Basına sansür konuldu. Ülke içinde geniş bir hafiye örgütü kurularak halk, denetim ve izleme altına alındı.
Padişahın, meşrutiyet için çalıştığından kuşkulandığı herkes hapse atıldı ya da sürgün edildi. Ulusal ve yenilikçi roman ve tiyatro eserlerinin yayımlanması yasaklandı.
II. Meşrutiyete Ortam Hazırlayan Gelişmeler
-- 1889 da askeri tıp öğrencileri tarafından kurulan İttihat ve Terakki cemiyetinin meşrutiyeti geri getirme faaliyetleri
– 1908 Reval Görüşmesi’nde Makedonya’nın Osmanlı yönetiminden ayrılması için İngiltere ve Rusya’nın anlaştığı ve ilk aşamada Makedonya’da ıslahat yapılmasını istedikleri öğrenilince, İttihat ve Terakki yönetimi harekete geçmeye karar verdi.
– Cemiyet, Makedonya’nın imparatorluk yönetiminde kalması ve devletin içişlerine karışılmamasının zorunlu koşulu olarak, “Abdülhamit’in mutlakiyetçi yönetiminin yıkılmasını ve meşrutiyete geçilmesini” öngörüyordu.
– 3 Temmuz 1908’de Yüzbaşı Resneli Niyazi Bey, Yıldız Sarayı’na gönderdiği telgraflarla meşrutiyetin ilan edilmesini istedi ve birliğiyle Manastır’da ayaklandı. Bir hafta sonra Binbaşı Enver Bey de Selanik’te ayaklandı. İttihat ve Terakki Cemiyeti, 23 Temmuz 1908’de Selanik hükümet konağını işgal etti. Ayaklanmaları bastıramayan II.Abdülhamit, aynı gün Kanun-i Esasi’nin uygulanacağını duyurdu.
II. Meşrutiyetin İlanı ve Siyasi Gelişmeler
II. Meşrutiyetle Kanun-i Esasi'de değişiklikler yapıldı:
• Padişahın Meclisi kapatma yetkisi zorlaştırıldı.
• Meclis üstünlüğü sistemi getirildi.
• Hükümet meclise karşı sorumlu hale getirildi. (Padişahın yürütme yetkileri kısıtlanmış, halk iradesi yürütme organı üzerinde denetim hakkı kazanmıştır.)
• Meclis padişahtan izin almadan yasa önerme hakkına sahiptir. (Padişahın yasama yetkileri kısıtlanmıştır.)
• Siyasi partiler kuruldu. (Ahrar, Hürriyet ve İtilaf, Fedakaran-ı Millet, İttihadı Muhammet ve Ahali partisi)
• Ayrıca bu dönemde sansür kaldırıldı. Siyasi suçlular affedildi.
• Uluslar arası antlaşmalar Mebusan Meclisi’nin onayından sonra yürürlüğe girecektir.
• Padişahın meclisi feshetme yetkisi zorlaştırılmıştır.
• Bu dönemde Türkçülük akımı önem kazanmaya başladı.
• Yapılan seçimler sonucunda İttihat ve Terakki Partisi en güçlü siyasi parti haline geldi.
Meşrutiyet yönetiminin ilk günlerinde iktidar boşluğu ve geçiş döneminin getirmiş olduğu kargaşalıklar sonucunda;
• 1908 de Bulgaristan bağımsızlığını ilan etti.
• 1908 de Girit Yunanistan'a katıldı.
• 1908 de Avusturya - Macaristan, Bosna-Hersek'i kendi topraklarına kattı.
31 Mart Olayı (13 Nisan 1909)
• Devletin dağılmasını engellemek için ilan edilen II. Meşrutiyet, yeni toprak kayıplarını beraberinde getirmiştir.
• 1909 yılı başlarından itibaren II. Meşrutiyet rejimine karşı Osmanlı Ahrar Fırkası önderliğinde büyük bir muhalefet başlamıştır. Ayrıca Volkan ve Serbesti gazetesinde İttihat ve Terakkiye karşı sert eleştiriler ile halk harekete geçirilmeye çalışılmıştır.
• 31 Mart'ta Taksim kışlasında avcı taburu askerleri kendi subaylarına karşı ayaklandılar. Meşrutiyet'e karşı olan bu topluluk pek çok subay, mebus ve gazeteciyi öldürmüştür.
► Hareket ordusunun kurmay başkanlığını Kolağası Mustafa Kemal yapmıştır
► İsyanı bastıran Hareket ordusu Yıldız Sarayına gelerek II.Abdülhamit'i tahttan indirerek yerine V.Mehmet Reşat'ı padişah ilan etmiştir. (27 Nisan 1909)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder