26 Mart 2020

93 Harbi Osmanlı - Rusya

Osmanlı ve Rusya 1853 ile 1856 tarihleri arasında Kırım savaşını yapmışlardır. Bu savaşta Osmanlı batılı devletlerin desteğiyle galip gelmiş olsa da savaşı borçlanarak yatığı için sanayileşmeyi gerçekleştirememiş ve 1881 yılında II.Abdülhamit döneminde de borçlarını ödeyebilmek için Duyun-u Umumiye İdaresini kurmak zorunda kalmıştır. Sonuçta 10 yıl süreyle damga, alkollü içki, balık avı, tuz, tütün ve ipekten alınan vergilerin tüm gelirini iç ve dış borçlara ayırmak zorunda kalmıştır. Bu yıpranmışlığın sonunda Osmanlı toparlanamadan Rusya ile yeniden savaşmak durumunda kalmıştır.

 
  

     Osmanlı ile Rusya arasında yapılan ve Rumi takvime göre 1293 yılına denk geldiği için (1877-1878) 93 Harbi olarak bilinen bu savaş sonunda Rusya, doğuda Kafkas cephesinde, batıda balkan cephesinde Osmanlı'yı yenerek Ayastefanos antlaşmasını imzalamak zorunda bırakmıştır.  Kafkas cephesinde ilk zamanlar Gazi Muhtar Ahmet Paşa kısmi başarılar elde etmişse de bu başarı kalıcı olamamış daha sonra geri çekilmek zorunda kalmıştır. Neticede 1 yıl süren savaş sonrasında Ruslar batıda Yeşilköy’e kadar ilerlemişlerdir. Batılı devletler bu savaş boyunca tarafsız kalmışlarsa da Ayastefanos Anlaşması hükümlerinden rahatsız olmaları üzerine bu anlaşma uygulanamamış ve Berlin Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti çok fazla toprak kaybetmiş, Balkanlardan Anadolu’ya büyük göçler yaşanmıştır.
     Aslında her iki savaşın gerekçeleri de benzerdir. Osmanlı topraklarında yaşayan azınlıkların hakları bahane edilerek Osmanlı sıkıştırılmış, sürekli taviz vermeye zorlanmış, direnç gösterdiği zamanda işin sonu savaşmaya gitmiştir. Kırım Savaşı sonrasında ilan edilen Islahat Fermanı ile yapılan reformlar da dış güçleri tatmin etmemiştir. Özellikle Rusya’nın Çarlık dönemindeki genişleme hareketleri sonucunda Osmanlıya karşı düşmanca davrandığı aşikârdır. Osmanlı, Rusya ile 1. Dünya Savaşı’nda bir kez daha savaşmak durumunda kalmıştır. Belgeler, 93 Harbinden sonra Rusya’nın işgali altında bulundurduğu yerlerde tahkimat yaptığı ve savaş hazırlığı içinde olduğunu göstermektedir. Bu da doğal olarak Osmanlı'nın Rusya’nın yaklaşımını bildiğini ve tedbirli olmaya çalıştığını göstermektedir.
     Rusya’nın bu dönemde Osmanlı'nın güçsüzlüğünü de bilerek iç işlerine müdahale etmeye çalıştığını ve Karadeniz'de şimendifer hattı yapımının kendi sermayedarlarına verilmesi için muhtıra bile verdiği bilinmektedir. Osmanlı da bu durumuyla paralel olarak istemeye, istemeye muhtırayı almak zorunda kalmıştır. Devletler güçlü olmadıkları zamanlarda kendinden güçlü devletlerin çeşitli taviz taleplerine karşı koymakta zorlanmaktadır.  Bu güç yapısı ve dengesi sadece askeri olmayıp, ekonomik ve sosyal yapıyı da kapsamaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder